Hosgeldiniz...

...Biz Bir Aileyiz...

26 Ekim 2007 Cuma

Teşekkürler Baba... Hadi Bugün Babalar Günü Olsun...


Kapılardan sığmayan adamlardı...Dağ gibi gece ve gündüz, ayakta. Sanki bin yıldır yaşıyor, bin yıldır baba. Nasıl bir hayattı bu, hiç düşünmezdik. Babalık böyle bir şey olmalıydı. Böyle yaşardı babalar. Çok düşünür, az konuşur, belki hiç gülmezlerdi. Akıllarından ne geçer, içlerinde neler kaynar, hangi hayallerin ardından giderler?.. Bilmezdik.

Çalışırlardı bilinmez bir amaç için, ölesiye çalışırlardı. Şikayet, yazıklanma, yılgınlık olmazdı hallerinde. Bu gücü nereden bulurlardı? Hiç mi yorulmazlardı, hiç mi üzüldükleri, umutsuzluğa düştükleri olmazdı? Boşverdikleri, yenilgiyi kabullendikleri, çekip gitmek istedikleri... Sahi gidecek bir yerleri var mıydı, isteseler nereye giderlerdi? Bin yıldır kök saldıkları topraktan, o evlerden, o bahçelerden, o insanlardan kopmaları mümkün müydü? Değildi... Oraların rükünleriydi onlar. O yolun kıyısındaki çınar, o asırlık çeşme, o mezarlık, kara selviler, her gün doğup batan güneş... Sonra o sesler, eksilmeyen sesler ve hayatın durgun, ağır ağır akışı gibi...

Eksilmez bir devamlılıktı baba. Bütün evi, sokağı ve hayatı doldururdu. Varlığında heybetiyle, sesiyle, öfkesiyle... Yokluğunda çıkıp gelme, gelip kızma ihtimaliyle. Onun düşünmediği, bilmediği, duymadığı ne olabilirdi; ya da saklayacağımız, ondan kaçıracağımız? Galiba her yerde gözü kulağı olurdu babamızın, eli her yere yeterdi. Evde ne varsa yaş ve kuru, onun elinden çıkmaydı. O alırdı, o bulup getirirdi, o diker ve yetiştirirdi... İğneden ipliğe her eşyanın yerini bilir, bir şey eksilecek, kaybolacak olsa fark edip hesabını sorardı.

Bütün bunları yapardı da, kendisi için, kendi keyifçiği için ne isterdi? O galiba 'kendisi' diye bir şey bilmezdi. Bizim şimdilerde uydurduğumuz, yaşamak, iyi yaşamak, hayattan keyif almak gibi kelimeler, onun sözlüğünde yoktu. O, içine doğduğu, öyle bulduğu, değişeceğini, başkalaşacağını asla hayal etmediği bir düzeni ve hayatı yaşardı. O hayatın anlamı, evin çekip çevrilmesi, karınların doyması, ele güne muhtaç olunmaması, çocukların sağ salim büyütülüp okutulması, baş göz edilmesiydi onun için. Ve bir gün yaşlanacağını, elden ayaktan kesileceğini hatta ölümü bile düşünmeden çalışmak, mütemadiyen çalışmak...

Böyle bir adamlardı ki yerleri asla dolmazdı.

Bu yüzden ölümleri kocaman, tarif edilmez bir boşluk doğururdu. Evin direği yıkılır, güneş batar, sesler kesilirdi. Ev tenhalaşır, eşyanın üstüne derin bir sükut çöker, bahçeler boşalır, ağaçlarda yaprak kımıldamaz ve zaman durur... Büyük bir uğultu kaplardı her yanı. Sonra o dağları, tepeleri saran, ağaçların yapraklarını kıpırdatan, otları yana yatıran, suların yüzünde bir dalgalanma, bir üşüme meydana getiren çığlıklar duyulurdu: Babam öldüüü! O sesin yankısı gelirdi karşı dağlardan, derelerin çağıltısına karışarak gelirdi. Babam öldüüüü! Havada rastgele kuş sürüleri dolaşırdı. Koyu dumanlar yükselirdi göğe. Birbirini bastıran hıçkırıklar, kimsenin yüzüne bakmadığı çocuklar; çocuklarda korkular...

Babamız böyle ölürdü, öldü mü!

Babamızdan geriye boş bir ev kalırdı, sahipsiz... Hiçbir bedenin dolduramayacağı köşeler, hiçbir ele yakışmayacak âletler... Sahibiyle göçüp giden bir saltanat gibi büyüsünü yitirirdi her şey. Ondan kalan ne varsa, kendini kıskanırdı başka ellerden, yakışmazdı onlara. Ve ebediyen sahibini hatırlatıp durmak ister gibi mağrur, bakar dururlardı yerlerinden. Babasızlık, evin sahipsizliği, kapıların boşluğu, yolların ıssızlığı, yeni bir hayat gibi gelip yerleşirdi. Artık onun kokusunu, yüzünün ışığını arardık odalarda, eşyalarda elinin sıcaklığını yoklardık. Uzaktan gülümsediğini hayal ederdik, sıcak. Kapanmaz bir yaraydı ölüm aramızda. Derken, alıştığımızı sanırdık, yalan! Dokunsak kanardı yara.

Büyük hayatları vardı babalarımızın, büyük!

Gölgeleri dağ gibiydi, sesleri ırmak. Öfkeleri büyük, sessizlikleri uçurum, sevinçleri mülayim. Kendilerine ait olmayan bir hayatları vardı. Hesabı kitabı tutulmamış hayatlardı. Var, şimdi de var böyle hayatlar. Babası yaşıyor kimimizin uzakta. O uzun gölgesiyle, o bulutlara değen başıyla, biraz yorgun. Başka bir çağa bakar gibi geriden, biraz mahzun ve yenik, yaşıyorlar.

Şimdi biz nasıl babalarız böyle!

Ali Çolak

Tecrit...


Şehrin soytarısı soysuzluğunu

İnsancıklaşan yığınlardan alıyor.
O yığınlar ki tuhafça seyrettikçe
Yeryüzünün son şeytanından
Dilsizlik armağan ediliyor.
Çocuklar kandırılıyor
Çocuklar aldanıyor
Bir neslin kalbine
Paslı bir bıçak saplanıyor.
Utanmanın veyahut feryat etmenin
Hiçbir işe yaramayacağı zamanlarda
İnsan dili
Susmanın ve konuşmanın
İki başlı derdinde kıvranıyor.


26.İstanbul Kitap Fuarı Başlıyor....


http://www.istanbulkitapfuari.com/

Her yıl ayrı bir tema çerçevesinde, okurla yazarı buluşturan İstanbul Kitap Fuarı, kültür ve edebiyat etkinliklerini de kapsamaktadır. Kitap Fuarı’nın teması, İstanbul Kitap Fuarı Danışma Kurulu tarafından “Akdeniz’de Edebiyat; Edebiyat’ta Akdeniz”,onur yazarı ise Sayın Metin And olarak belirlenmiştir.

İstanbul Kitap Fuarı, bu sene 500’ün üzerinde yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenecektir.

Tarihteki 16 Türk Devleti - Cumhurbaşkanlığı Forsu...


Cumhurbaşkanlığı Forsundaki 16 yıldız

Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldızın açıklamasını merak etmiştim, neyseki Çankaya'nın sitesinde cevabını buldum.

Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldız, tarihteki 16 büyük Türk imparatorluğunu, ortadaki güneş ise Türkiye Cumhuriyeti'ni simgeler.

Tarihteki 16 Türk Devleti
Büyük Hun İmparatorluğu
Batı Hun İmparatorluğu
Avrupa Hun İmparatorluğu
Ak Hun İmparatorluğu
Göktürk İmparatorluğu
Avar İmparatorluğu
Hazar İmparatorluğu
Uygur Devleti
Karahanlılar
Gazneliler
Büyük Selçuk İmparatorluğu
Harzemşahlar
Altınordu Devleti
Büyük Timur İmparatorluğu
Babür İmparatorluğu
Osmanlı İmparatorluğu

Kaynak: http://azveoz.blogspot.com/

Hava kalitesi haritası...




Hava Kalitesi İndeksi nedir?

HKİ, hava kalitesinin günlük olarak rapor edilmesi için kullanılan bir indekstir. Yaşadığımız bölgenin havasının ne kadar temiz veya kirli olduğu ve ne tür sağlık etkilerinin oluşabileceği konusunda bilgiler verir. HKİ, kirli havanın solunmasından bir kaç saat sonra veya bir kaç gün içinde oluşabilecek sağlık etkilerini belirtir.



Hava Kalitesi İndeksi nasıl kullanılır?
HKİ, 0-500 aralığında düzenlenmiş bir skala olarak düşünülebilir. HKİ değeri yükseldikçe hava kirliliğinin yükseldiği ve sağlık riskinin de arttığı düşünülmelidir. Örneğin; HKİ değerinin 50 olması, hava kalitesinin iyi olduğunu ve toplum sağlığını etkileyebilecek riskin çok az olduğunu gösterir. Buna karşılık, 300’ün üzerindeki HKİ değeri ise, hava kalitesinin kötü ve dolayısıyla sağlık riskinin yüksek olduğunu gösterir.

HKİ değerinin 100 olması, genellikle ulusal hava kalitesi standardına karşılık gelir. 100’ün altındaki indeks değeri, genel olarak iyi bir durumun göstergesidir. HKİ değeri 100’ü aştığında, hava kalitesinin sağlıksız olduğu düşünülür.

Kaynak: www.havaizleme.com

http://azveoz.blogspot.com/

Dua...


Allah’ım akidemi sorunlarımın elinden kurtar ve koru.
Rabbim bana sorumluluktan kaçan inanç ucuzluğuna karşı dayanma gücü ver.
Ya rabbi,beni sürekli bilgili ve uyanık kıl ki; bir kimseyi yada bir düşünceyi –olumlu-olumsuz- olgun ve dosdoğru tanımadan bir yargıya varmayayım.
Allah’ım egoizm çekememezlik ve kıskançlıkla karışmış cehalet ve başıboşluğumu düşmana savaş, dosta saldırı aracı yapma.
Rabbim; benliğimin olmak istediği şöhreti, olmam istenen benliğin kurbanı durumunu bana verme.
İlahi! beni garaz, kin, kıskançlık nedeniyle zulmün oyuncağı yapma!
Ya rabbi! egoistliği benden uzaklaştır, egoizmi kaldır ki; başkalarının egoistliğini görüp eziyet çekmeyeyim.
Allah’ım! bana mutlak itaati bağışla ki; dünyada mutlak isyan içinde olayım.
Rabbim! bana kavgacı ve inatçı bir takvayı öğret ki; sorumluluğumun çokluğu arasında kaybolmayayım.
Beni perhizkar,münzevi takvadan koru ki; tenhalık ve uzlet köşelerinde gizlenmeyeyim.

Allah’ım beni insanlığın dört büyük zindanı olan tabiat, tarih, toplum ve benlikten kurtar.
Rabbim! kutsal şüphe ateşini bende öyle alevlendir ki, bana kabul ettirdikleri inançlarının tüm etkilerini yakabilsin; işte o zaman bu külleşmiş halkın arasında her türlü tozdan arınmış inancın, sabahımsı dudaklarında sevgi gülücükleri belirebilir.

Ya rabbi! halkıma sabır, tahammül ve kanaâti geri ver ve beni ucuzculardan kılma.

İlahi! toplumumu kitap, adalet ve demirden-silah ve teknikten- oluşan üç sağlam ve sağlıklı temel üzerinde kurmam, gönlümü hakikat, güzellik ve hayırdan ibaret üç kaynaktan doyurabilmem için bana yardım et.

İlahi! toplumuma sana doğru gelen yolun salt yeryüzünden geçtiğini öğretirken; bana da bu toprak parçasında sana ulaştıran en iyi yolu göster.

İlahi! insanlara Âdem'in topraktan yaratıldığını hatırlat ve deki; her maddi belirti ancak Allah ile anlam kazanır ve her gaybi belirtide ahiret ile. Ve eğer din ölümden önce kullanılmazsa bir işe yaramayacaktır.ölümden sonra ise hiçbir işe yaramayacak ve kullanılmayacaktır.

Ya rabbi! bana sorumluluktan kaçan inanç ucuzluğuna karşı dayanma gücü ver.

2. DUA

Ey yaratıcı rabbim!

Sen insanoğluna keremi bağışlamışsın.

Sen kendi özel emanetini insanoğlunun omuzlarına yüklemişsin.

Sen bütün peygamberlerini , kitabı öğretmek ve adaleti gerçekleştirmek için göndermişsin, sen kendine Peygamberlerine ve iman eden insanlara izzeti bağışlamışsın. Sana ve peygamberlerinin getirdiği mesaja inanıyoruz.

Senden bilgi, uygarlık, adalet ve şeref istiyoruz .Bize bunları bağışla; Çünkü çok muhtacız ve her zamandan daha dertliyiz ve alçaklık, esaret ve cehaletin kurbanı olmuşuz...

Ey mustazafların rabbi!

Sen yeryüzünün zavallılarını, mahkum ve zayıf yığınlarını ve hayattan yoksun bırakılanları ; ki onlar köle arayan azgınların, çağın karanlık zulmünün, kin ve nefret cehenneminin tarihteki kurbanlarıdır. Ve her zamankinden daha çok zulme ve baskıya maruz kalmışlardır-insanların önderliğine eriştireceğini ve onları dünyaya varis kılacağını varis kılacağını irade etmişsin.

İşte şimdi zamanı gelmiştir. Yeryüzü mustazafları senin vaadini gözlemekte ve beklemektedir...

Ey gaybın bilicisi olan Allah'ım!

Şu çağımızda sana gerçekten tapanlar yalnızca yeryüzü mustazaflarıdır.

Ey yüce rabbim! sen tüm meleklerini Âdem'e secde ettirensin;

Şimdi insanoğlunun idarecilerinin ayağına kapanarak secde toprağına yüz sürdüğünü görmüyor musun... Onları bu çağın putlarına- ki hepsini kendimiz yapmışız-tapıcılıktan onlara kulluktan, kendi özgür kulluk ortamına çek ve kendilerine özgürlük bağışla.

Ey güçlü rabbim senin ayetlerine küfredenler senin peygamberlerini yalanlayıp haksız yere öldürenler ve adalet eşitlik istemek için ayaklanan kullarını öldürenler hala yeryüzünde egemendirler.

Müjdelediğin azabı onlara ulaştır...

Ey kadir olan Allah'ım!

Ailemize sorumluluk , halkımıza bilim, müminlerimize aydınlık,aydınlarımıza iman , tutucularımıza kavrayış, kavramışlarımıza tutuculuk , kadınlarımıza bilinç, erkeklerimize şeref , ihtiyarlarımıza bilgi ,gençlerimize soyluluk , öğretmen ve üstatlarımıza öğrencilerimize inanç , uyuyanlarımıza uyanıklık , uyanıklarımıza irade , tebliğlerimize gerçek , dindarlarımıza din, yazarlarımıza güvenirlik, sanatkarlarımıza dert , şairlerimize şuur , araştırmacılarımıza hedef , ümitsizlerimize ümit, zayıflarımıza güç, muhafazakarlarımıza hareket , ölümcül uykularda olanlarımıza hayat ve dirilik , körlerimize görme , suskunlarımıza feryat , Müslümanlarımıza kuran ve sünnet , tüm mezheplerimize birlik , kıskançlarımıza şifa , egoistlerimize sabır, halkımıza kendini bilme, tüm uluslardan kurulu milletimize samimiyet himmet fedakarlık yeteneği kurtuluşa layık oluş ve izzet bağışla.

http://maviayna.com/node/71


25 Ekim 2007 Perşembe

Elif Ablanın İsteği Üzere....

iyiki Doğdun Özgür Abi.....

Bilmiyorum doğum günü kutlamasından daha güzel bir kutlama var mıdır? Birçoğumuzun tercihi doğum günlerinden yanadır.

Kendinin ya da sevdiğin insanın dünyadaki varlığını kutlarsın. Var olmak hiç de azımsanacak bir mutluluk değildir. Hatta var olmak en kutlanılası şeydir. Çünkü var olmakla yok olmak arasında sadece bir an vardır. Bir an sonra yoksan, dünyaya hatta yüzyıllar sonrasına bir isim bırakabilmenin de bir anlamı yoktur. Dünya durmaz devam eder.



Mutluluktan uçmak için bir balona tutunmak yeter.

24 Ekim 2007 Çarşamba

İncigül Abla'nın Doğum Günü...

mutlu yıllara


23 Ekim 2007 Salı

MERHABA ARKADAŞLAR HEPİMİZN BAŞI SAĞOLSUN. TERÖRE VE İŞBİRLİKÇİLERİNE LANET OLSUN..

21 Ekim 2007 Pazar

Doğum Günün Kutlu Olsun Filiz...




DİLERİZ;



YÜRÜDÜĞÜN YOLLARDA HAYALLERİN VE YENİ BAŞLAN GIÇLARIN OLSUN, ZOR GÜNLERİNDE YANINDA HEP GERÇEK DOSTLARIN BULUNSUN BAŞARISIZLIK,KEDER,KÖTÜ YAZGI SENDEN UZAK DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN (NİCE MUTLU YILLARA FİLİZ)


......

Elif ve Recep 'in Evlilik Yıldönümü...


Çınar Gibi Olmalı

Sevgilin olmalı...
...yanında huzur bulduğun...
ayrı geçen anlarında onu düşündüğün
yada bir dostun olmalı... sen gizlice sevmelisin..
o bilmemeli nasıl sevdiğini...
aşık olmalısın delice...
özgürce..
korkmadan söylemelisin sevdiğini..
ve hiç kimse umurunda olmamalı
öyle bir sevmelisin ki...
bıkmalı ayrılıktan... onsuzluktan...
mutluluk olmalı birde...
senin gözlerinde başlamalı...
onun yüreğinde bitmeli cümleler...
düşünmemeli yarını... hep bugünde olmalı...
kaçırmamalı güzellikleri... mutlulukları...
öyle sevmelisin ki...
kelimeler yetmemeli onu anlatmaya..
neden sorularının cevabı hep ismi olmalı...
aşk olmalı... sevgi olmalı..
aşık olmalı... sevgili olmalı...
birde kaçmamalı... korkmamalı..
benim gibi olmalı...
senin gibi olmalı...
aşk sen... sen, ben olmalı..

aşk’ ın da... aşk’ ımda...
çınar gibi olmalı...

Aşağıdaki yorum yazısına tıklayarak sizde birşeyler yazın...

radyo