Hosgeldiniz...

...Biz Bir Aileyiz...

2 Nisan 2008 Çarşamba

Yaşayan son gazi hayatını kaybetti..



Şanlı Mücadele'nin son kahramanlarından Yakup Satar, 1898 yılında Kırım'da doğdu.

Ailesiyle Eskişehir'e göç eden Satar, Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı'na katılmasıyla Basra Cephesi'nde savaştı.

Sakarya Meydan Muharebesi'nde de düşmana karşı mücadele eden Satar, savaş sonunda Eskişehir'e döndü.

Uzun süre çiftçilik yapan Satar, eşini kaybetmesinin ardından kızları Zekiye Tali ve Bedriye Kalaş ile yaşıyordu.

Satar'ın, 6 çocuğu, 50'ye yakın torunu bulunuyor.

Son 10 yıldır çeşitli rahatsızlıkları nedeniyle evinden dışarı çıkamayan Gazi Satar, geçen yıl dünyaya gelen bebeklerle torunlarının torunlarını görmüştü.

AA

Fener rüzgarına Chelsea de takıldı...

Tebrikler Fenerbahce.. Sampiyonlar liginde basarilar...

resim : http://www.euroyellow.com/wallpaper/fenerbahce_2004/Fenerbahce_Yildiz.jpg

Yoğurt, yoğurttan mayalanır. Peki ilk yoğurt nasıl mayalandı?


Anadolu yörükleri yoğurdu,

* Yaylalarda taşların altından topladıkları karınca yumurtası ile, olmazsa karınca yuvalarının girişindeki toprakla
* Hıdırellez sabahı yaprakların üzerinde biriken çiy ile (sadece hıdırellez zamanı 3 gün tutarmış bu maya)
* Kuzuların midesinden çıkan pelte ile
* Ya da nohut ile

mayalarlarmış.

Kaynak : http://www.hafif.org/yazi/yogurt-yogurttan-mayalanir-peki-ilk

Durdurun dünyayı inecek var...


Dururken gerçekten duruyor muyuz? Bacaklarınızı uzatmış dinlenirken hareket etmediğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, çünkü :

* Kıtalar kayıyor : Kıtalar yılda 3 ila 20 cm yer değiştiriyor.
* Dünya, kendi ekseni etrafında dönüyor : Dünya 1,667 km/sa. hızla kendi ekseni etrafında fırıldak gibi dönüyor.
* Dünya güneşin etrafında dönüyor : Dünya 30 Km/sn. (108,000 Km/sa.) hızla güneşin çevresini dolanıyor.
* Güneş sistemi hareket ediyor : Güneş sistemi Samanyolu içinde VEGA yıldızına doğru 20 Km/sn. (72,000 Km/sa.) hızla deviniyor.
* Samanyolu kendi merkezi etrafında dönüyor : Güneş sistemi, Samanyolunun kendi merkezi etrafında 300 Km/sn. (1,080,000 Km/sa.) hızla hareketinden dolayı CYGNUS (Kuğu) yıldız sistemine doğru deviniyor.
* Samanyolu evren içinde hareket ediyor : Samanyolunun evren içindeki hareketinden dolayı dünya, 400 Km/sn (1,440,000 Km/sa.) hızla Leo yıldız sistemine doğru yol alıyor.

Dünyanın yaptığı 16 farklı hareketin tamamını burada bulabilirsiniz.
kaynak:http://www.hafif.org/yazi/durdurun-dunyayi-inecek-var

1 Nisan 2008 Salı

ÖLÜM ÖLÜM DEDİĞİN NEDİR Kİ GÜLÜM..

Hangimiz ölümü gerçek anlamda düşündü acaba ? .
Evet evet bazen de hani tiiye aldığımız gerçek ölümden bahsediyorum.. Düşünmek ama öylesine düşünmekten bahsetmiyorum ben.Bir mezarlığın yanından geçerken bile ,ibret almayı bırakın , o anda yanımızdakilerle haftanın spor olaylarının krıtiğini yapmaktan ya da magazinel fikirlerin konuşulmasından bahsetmiyorum efendim.
Bu sabah gözümün önünde bir kamyon otomobile çarptı. ve içinde bir genç arkadaş hayatını kaybetti. Bu öyle etkiledi ki beni! Bak işte gördünmü herşey bitti artık diye düşündüm....;çalışma, özlem, beklentiler, gelecek, gerçekleştirilmek istenen bir sürü şey..Her kesin bir günü var ,seninde bir günün olacak ,hazırlıklımısın diye kendi kendime sorup durdum saatler boyu...

Orada insanların gözlerinden tek birşey okunuyordu: ölüm! ve buğulanmış gözler öyle sade boş duygular ile o genc için dua ediyorlardı ki , bunlardan bir tanesi de bendim! Düşünüyordum belki bir bekleyeni vardı,bir yerlerde, bir işi,belki çocuklarına ,ailesine gidiyordu... ama şimdi onun cansız bedeni başkalarının kolllarında idi. öleceğin zaman yanın da kim olmasını istersin? diye bir soruya belki `ailem,belki sevdiğim, belki evladım belki belki annem` diye cevap vermiştir. ama böylesini belkide kendi bile hiç düşünmemiştir.. Sanırım. başka bir memleketten gelmişti çünkü plaka yabancı idi,ama ne fark ederki o da bir insan değilmiydi , etiyle ,kanıyla,canıyla ve yüreğindeki duygularıyla...

Kaza yerinde herkes bir şeylerden bahsediyor bu kazadan dersler çıkarmaya çalışıyordu,,geçtiğimiz günlerde ölüm ile ilgili bir yazı yazmıştım,tevafuk ama hiç de hoş olmayan bir tevafuk bana tekrar ölümü çok iyi düşünmemiz gerektiğini hatırlattı arkadaşlar,, Ölümü kimler ne kadar düşünüyor acaba hiç bu konuda özeleştiri yapma fırsatı bulduk mu ? bilemiyorum ama buyurun isterseniz bu gün bir kez daha deneyelim ne dersiniz.?

Tüm insanlığı hayat veren sözleriyle uyaran Allah`ın Resulü s.a.v, "İnsana lütfedilen hayat ve verilen nimetlerin hakkıyla değerlendirilmesi" konusunun üzerinde çokca durmuştur.

Nitekim konuyla ilgili bir hadislerinde şöyle buyurur:

"İnsanoğluna şu beş şeyden hesap sorulmadıkça onun ayakları Kıyâmet Gününde Rabbinin huzurundan ayrılmayacaktır: Ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nerede kazanıp nereye harcadığından ve öğrendiği ilimle nasıl amel ettiğinden.

Görüldüğü gibi burada her yaş ve her baştaki insanı yakından ilgilendiren beş nimetin hesabının sorulacağı belirtilmektedir.

Ömrünü nerede tükettiğinin sorulması, bir bakıma "hayat nimeti"nin ve insana ihsan edilen "zaman"ın nerede harcandığıyla ilgilidir. İnsana, hayatı ve zamanı ihsan eden Allah olduğuna göre, bu nimet Onun rızası ve emirleri doğrultusunda kullanılmalıdır.

Yüce Peygamberimiz s.a.v., İbn-i Abbas`dan rivâyet edilen bir hadiste, "İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunda aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit" buyurarak, mühim bir zaafımıza dikkat çekmiştir. Maalesef, bir çoğumuz, özellikle sıhhat ve zaman bakımından bol imkânları bulunan gençler, bu hususta yanılmaktadırlar.

"Gençliği nerede yıprattığı"nın sorulması ise, doğrudan gençleri ilgilendirmektedir. Bu sorgulama, "gençliğin güzel yaşamak, hoşça vakit geçirmek, gülüp eğlenmek" için verilmediğini göstermektedir. Madem ki gençlik, Allah`ın nimetleri bakımından birçok artıları olan bir devredir; onun şükrü de, bu nimeti Allah`ın izni dairesinde kullanmaktır. Gençlere ihsan edilen "güç, kuvvet, sıhhat, âfiyet" gibi nimetler, daha fazla sevap kazanmanın birer vasıtası olmazlarsa, dünyada da, âhirette de başımıza belâ olabilecğini hiç düşündük mü acaba ?

"Malın nerede kazanılıp nerede harcandığının" sorulması da, tüm insanları uyaran bir alârm zili hükmündedir. Çünkü, bu cümleyle, herkesin helâl kazanıp helâl yollara harcaması istenmektedir. Parayı Allah`ın razı olduğu yollarla kazanmak ve Onun rızasına uygun yerlere sarf etmek, dünyevî harcamalarımızda israf etmemek gerekir.
Allah cc. bir ayeti kerimelerinde ; yiyiniz içiniz ama israf etmeyiniz ,buyuruyor.
"Öğrenilen ilimle nasıl amel ettiği"nin sorulması, aslolanın öğrenmek değil, onu hayata geçirmek olduğunu göstermektedir. Kur`an`da Rabbimiz öğrendiği ilmi uygulamayan insanları, "kitap taşıyan eşeklere" benzetmektedir. Çünkü, her ikisinin de taşıdığı ilimden bir kazancı yoktur. Yine Peygamberimizin s.a.v., "İnsanlar helâk oldular âlimler müstesna, âlimler de helâk oldular ilmiyle amel edenler müstesnâ, amel edenler de helâk oldular ihlâslı olanlar müstesnâ, ihlâslılar da büyük bir tehlikenin üzerindedirler" hadîsi, hepimizi titretmeli ve daha bir dikkatli olmaya sevk etmelidir diye düşünüyorum..
Yukarıdaki izahlarla birlikte bu hadiste önemli bir soruya da cevap var.
Bu hadis, "Yaşlanınca ibâdet ederiz" diyen gençlerin büyük bir hata ettiğini gösteriyor. Böylece insanın sadece yaşlılık döneminden değil, gençliğinde yaptıklarından da sorumlu olduğu ihtar ediliyor. Siz ruhunuz olan emaneti ne zaman teslim edeceğinizi biliyormusunuz ki , görev ve sorumluluklarınızı sonraya hem de 20-30- belki de 40 -50 sene sonrasına erteleyebiliyorsunuz ,böyle bir yetkiyi size kim verdi ki ?..........

Nitekim Kur`an`da Zilzal Sûresinde, "Kim zerre kadar iyilik yaparsa onu görür, kim de zerre kadar kötülük yaparsa onu görür" buyurularak, insanın bütün ömründe yaptıklarından sorumlu olduğu ifâde edilmiştir.

Yukarıdaki hadîsimizi tamamlayan şu hadîsteki uyarılara da kulak vermenizi isterim

"Beş şey gelmeden evvel beş şeyi fırsat bil:

1. Ölüm gelmeden önce hayatının,

2. Hastalık gelmeden önce sağlığının,

3. Meşguliyet gelip çatmadan önce boş vaktinin,

4. İhtiyarlık gelmeden önce gençliğinin,

5. Fakirlik gelmeden önce zenginliğinin."
Bence bu saydığımız şeyleri tekrar tekrar düşünmek ve hayat çizgimizin yönünü bu 5 maddeye göre tayin etmek yapacağımız en doğru şeydir..

Siz ne dersiniz efendim ?....

Rabbim cümlemizi, "hayatını, sağlığını, vaktini, gençliğini ve zenginliğini" Allah`ın rızası yolunda sarf edenlerden eylesin.


kaynak :http://www.edebice.com/eser.asp?id=5847

Ali CETIN"iN VEFATININ YILDONUMU...

gecen sene Bugun vefat eden Ali Amcamizi Rahmet ile aniyoruz..Mevla tüm ölenlerle birlikte Mekanini cennet, Efendimiz(sav)"in Sefaatine nail olanlardan eylesin..

31 Mart 2008 Pazartesi

Hayvanlar Hakkında Bilinmeyen 10 Gerçek


Hayvanlar hakkında bilinmeyen 10 gerçek sıralanmış:
10. Timsahlar dalışlarında denge sağlayabilmek için taş yutarlar.
9. Anne balina yavrusu memesine tutunmuşken süt bezlerinin çevresindeki kaslar yardımıyla sütü püskürterek onu besler. Günlük 90 kilo civarında olabilen bu sütün %50'ye yakını yağdır.
8. Pek çok kuş türü yönlerini bulabilmek için dünyanın manyetik alanından yararlanır. Güvercinler bunun yanısıra yeryüzündeki işaretlerden de faydalanır.
7. Kunduzlar kış mevsiminde depoladıkları yiyecekler ve kuyruklarında depoladıkları yağ ile yaşamlarını sürdürürler. Biyolojik saatleri kendini 29 saatlik bir güne göre ayarlar.
6. Köstebekler kör değildir; ancak gözlerini ışığı algılamaktan çok hava akımlarındaki değişiklikleri algılamak için kullanırlar.
5. Yavru kuşların bencilce tüm yiyeceği kapmaya çalıştıkları ve böylece en güçlüsünün hayatta kaldığına inanılır. Oysa bazı araştırmalar, yavruların kendilerine en yakın genetik yapıda olanlara da destek olduğu yönünde. Yavrular bunu beslenme sırasındaki özel cıvıldaşmalar yoluyla anlar. Bunlar en güçlünün değil, en iyi genetik yapının hayatta kalması demektir.
4. Omurgalı canlılardaki erdişiliğin en ilginç vakalarına okyanusların derinliklerinde rastlanır. Bazı balıklar çevresel etkenler sonucu cinsiyet değiştirirler, bazıları ise erkek ve dişi cinsel organların ikisine birden sahiplerdir.
3. Zürafaların uzun boyunlarının diğer otçullarla rekabetinde iyi bir avantaj sağlamasının yanısıra dezavantajları da vardır. Kalpleri beyne kan gönderebilmek için bir ineğinkinden 2 kat daha güçlü atar ve karmaşık dolaşım sistemleri başlarını eğdiklerinde kanın beyinde toplanmasını engeller.
2. Filler unutur ama aptal değillerdir. Memeliler arasında en büyük beyne sahip olan fillerdir. İnsanlarda ve hayvanlarda zekayı ölçmek zordur; bunun için beynin büyüklüğünün vücut ağırlığına oranı göz önüne alınır (encephalization quotient - EQ). Fillerin EQ'su 1.88 'dir (İnsanlarınki 7.33 - 7.69 arasında değişir, şempanzeninki 2.45, domuzlarınki ise 0.27'dir.).
1. Papağanların sadece duydukları birkaç kelimeyi kaydedip aptalca cıyakladıkları düşünülür. Ancak 30 yıldır sürdürülen araştırmalar göstermektedir ki papağanlar aynı/farklı, büyük/küçük, nicelik/sayılar gibi kavramları anlayabiliyorlar. Hatta robotların konuşma becerilerinin geliştirilmesinde papağanların öğrenme sürecindeki örneklerden faydalanılması öneriliyor.

30 Mart 2008 Pazar

MUTLU İNSANLARIN BEŞ SIRRI...


Aynı şartlar altında bazı insanlar mutlu, bazıları ise mutsuz olabiliyor. Zannedersem, herkes bunun sırrını öğrenmek istemiştir.

Dolayısıyla, 4. Boyut bunu araştırdı ve mutlu insanların beş ortak özelliğini buldu:

  1. Mutlu insanlar kendilerini mutlu görmek isterler. Diğer insanların kendilerini bir mutlu insan olarak görmesini isterler. Mutlu olduğunuzu düşünmek, mutlu olmanızı sağlar. “Think positive, be positive” sloganından hareketle, “Mutluluğu düşün, mutlu ol” diye bir slogan çıkarıyoruz işte
  2. Hayatlarını mutluluğa göre tasarlarlar. Hayatta para, güç, mertebe, bilmemneyi çok düşünürseniz, onu elde edersiniz, ancak mutlu olamazsınız. Mutlu olmak için, hayatınızı mutluluğa göre düzenleyiniz. Neyi düşünürseniz, onu elde edersiniz.
  3. Hayal etmek güzeldir ve hayalsiz bir yaşam insana ne ilerleme getirirdi, ne de ilginç olurdu. Ancak, “ah şöyle olsaydı, böyle olsaydı” gibisinden düşünmek, insanı köreltir ve mutlu olmasını hem engeller, hem de o şansı sıfıra düşürür. Bu hayal mi ki? Bu “ah”lardan hayır gelmez.
  4. Sosyal aktivite mutluluğun temelidir. Mutlu insanlar, çok sevdiği arkadaş veya yakınlarıyla daha çok vakit geçirirler. Sevdiklerini listenin hep üst sıralarında tutarlar. Hadi bakalım herkes kahve içmeye, oyun oynamaya, gezmeye…
  5. Çok ilginçtir, ama bazılarımız hep içinde sanki “mutlu olmayı hakketmiyorum” der gibi. Bu sorun, şu sorun varken, mutlu olmayı sanki kendimize yakıştıramıyoruz. Ama aslında mutlu insanlar kendilerinin mutlu olmalarına izin verenlerdir. Siz de diğer insanları düşünmeden, mutlu olmanıza izin verin. Dünyanın sorunları hiç bitmez ki…

Hadi, gülün biraz



KAYNAK . http://oktayahmed.com/blog2/

sıradışı bir balık; yapraklı deniz ejderi


avustralya'da sularının derinliklerine dalmışsınız. birbirinden renkli, çeşit çeşit balık arasında bir şey dikkatinizi çekiyor; yüzen bir bitki. göz alıcı renkleri, suyun dalgasıyla şekilden şekile giren yaprakları ile bir bitkinin nasıl olur da bu kadar hareketli olduğuna şaşırıyorsunuz. sonradan öğreniyorsunuz ki sizin bitki sandığınız şey kendi familyasının tek türü olan Phycodurus eques yani yapraklı deniz ejderi.
bol yapraklı bir bitkiye benzemesi onun kamuflaj ustası bir balık olmasını kolaylaştırıyor. plakton ve yosunla beslenen bu canlı, denizatının yapraklı halini çağrıştırıyor.

kaynak:http://www.hafif.org/yazi/siradisi-bir-balik-yaprakli-deniz

Çektiğiniz film dünyayı değiştirebilir mi?

"Filminiz değil ama onu izleyen insanlar dünyayı değiştirebilir!" yazıyordu sorunun hemen altında. Youtube'ta gezerken rastladım bu videoya. Çok samimi ve etkileyiciydi. Ya da ben seviyorum böyle şeyleri.. Dünyanın her bir köşesinde çekilmiş savaş, eğlence, konser görüntüleri.. Gülen, ağlayan, kavga eden, eğlenen insanlar, gerçek yüzler.. Hepsi çok kısa süre içinde gösteriliyor ve "dünyaya başkalarının gözünden bakmaya çalışın, neler görüyorsunuz?" diye soruyor izleyiciy

Videonun amacının yalnızca farkındalık yaratmak ya da eğlendirmek olduğunu düşünüyorsanız yanıldınız. Pangeaday denilen bir organizasyonun tanıtım filmi aynı zamanda! Pangea, yaklaşık 250 milyon yıl önce, Paleosoic ve Mesozoic dönemlerdeki tek kıtanın, yani yeryüzümüzün ismi. Eski Yunanca'da Pan bütün (entire), gaia da yeryüzü (earth) demekmiş. Kıtalar birbirinden ayrılmadan önce yalnızca Pangea varmış.

İşte bundan yola çıkarak bir grup deli insan 10 Mayıs 2008'de Kaire, New York, Ramallah, Rio De Jenerio, Kigali, Londra, Kudüs gibi şehirlerde 4 saatlik bir organizasyon düzenlemeye karar veriyorlar. Organizasyon bir festival havasında geçecek, konserler ve film gösterimleri olacak ve bu Pangeaday adı verilen organizasyon canlı olarak televizyondan ve internetten yayınlanacak. (Live 8 gibi bir şey olacak) Pangeaday'de gösterilecek filmler ise ünlü yönetmenlerin değil, amatörlerin filmleri. Dünyanın neresinden olursanız olun, istediğiniz konuda, istediğiniz şekilde bir kısa film çekip organizasyona katılmak, filminizi milyonlarca insana izletmek mümkün! Amaç insanları biraraya getirmek, barışı, hoşgörüyü, farklılıkları, değişik kültürleri anlatabilmek ve paylaşmak!

Ben de varım diyorsanız : Siteye gidin ve youtube hesabınızı kullanarak kaydolun. Sonra filminizi www.youtube.com/group/pangeaday adresine yükleyin.
Filmler en fazla 5 dk. olmalı, içinde herhangi bir reklam olmamalı, ingilizce ya da ingilizce altyazılı olmalı ve 15 Ocak 2008'e kadar siteye yüklenmeli.



kaynak: http://www.hafif.org/yazi/cektiginiz-film-dunyayi-degistirebilir-mi

radyo