Hosgeldiniz...

...Biz Bir Aileyiz...

18 Ekim 2008 Cumartesi

Ozlem Teyzeye...

Merhaba biricik Baldizim Özlem,

Bugün 6. gün ve Ben gercekten bir baba adayiyim, 14 yillik hasret nihyet bitiyor.

Bu mektubumun asil amaci sevincimi hem apaydin ailesi ile paylasmak hem de bize her konuda destek olan biricik baldizim Özlem`e bizi hic yalniz birakmadigi ,bize herzaman maddi ve manevi destek verip,herkonuda yanimizda oldugu icin bir minnettarligimi dile getirmek. Burada belirtmek isterimki bana ve Serpil`e yaptigi iyilikten dolayi ömür boyu bu iyiligini unutmayacagiz.

Sana karsi olan minnettarligimizi bu sekilde de dile gitirmek istedik,sunu cok iyi biliyorum ki günümüzde senin gibi bir insana rastlamak cok zor, umarim hersey gönlünce olur ve umdugun,ümit ettigin herseye ulasirsin.. herseyin en iyisine layiksin..

Eger Allah nasip eder cocugumuz olur ve büyüdügünde bir gün sana karsi bir saygisizlik yapar ya da seni üzecek bir davranisi olursa,en azindan bu mekubu gösterir ve dersin ki „benim sana karsi cookkk büyük emegim var J

Cocugumun teyzesi ve biricik baldizim Özlem, umarim Allah herseyi gönlüne göre verir, sonsuz tesekkurler..



Serpil ve Tekinay...

15 Ekim 2008 Çarşamba

sen hiç ölmedinki...

Ayten Halamin ebediyete yolculugunun bugun 3. yili, ama Elif Ablamin da dedigi gibi sanki hic gitmemis, bir yerlerde hala birilerini gözlemekte,gözetmekte...

Mevla Tüm ölenlerle birlikte kendisine Rahmet eylesin,mekanlari cennet,efendimizin sefaatine nail olanlardan olurlar insallah.



13 Ekim 2008 Pazartesi

Bir Umut Olsun...


Küçük balik yiyecek bir sey sanip hizla atildi çapariye. Önce müthis bir
aci duydu dudaginda. Gümbür gümbür oldu yüregi, sonra hizla çekildi yukariya.
Aslinda hep merak etmisti, denizlerin üstünü. Neye benzerdi acaba gökyüzü.
Bir yanda büyük bir merak, bir yanda ölüm korkusu. "Dudagi yaniklar" denir,
şanslidir onlar. Hani görüp de gökyüzünü, insani, oltadan son anda
kurtulanlar. Ne çare balikçinin parmaklari hoyratça kavradi onu.
Küçük balik anladi yolun sonunun geldigini. Koca denizlere sigmazdi, oysa
simdi yüzerken küçücük yesil legende cansiz uzanivermis dostlarina
degiyordu minik yüregi. insanlar gelip geçtiler önünden. Bir kedi yalanarak bakti
gözünün içine. Yavasça karardi dünya, basi da dönüyordu. Son bir kezdüsündü
derin maviyi, beyaz mercani, bir de yesil yosunu.
Iste tam o sirada egilip aldim onu, yürüdüm deniz kenarina. Bir öpücük
kondurdum basina. Sade bir törenle saldim denizin sularina. Bir an öylece
bakakaldi, sonra sevinçle dibe daldi gitti, tüm kederimi söküp atarak.
Tesekkürü de ihmal etmemisti, birkaç degerli pulunu elime avuçlarima
birakarak. Balikçi ve kedi saskin baktilar yüzüme.
Sorar gibiydiler, neden yaptin bunu diye..
"BiR GÜN" dedim, "BULURSAM KENDiMi YESiL LEGENDEKi KÜÇÜK BALIK KADAR
ÇARESiZ, SON ANA KADAR HEP BiR UMUDUM OLSUN DiYE.."


Resim : Eda APAYDIN
Hikaye: http://www.gecekahvesi.org/kucuk-baligin-hikayesi-t8208.html?s=c2043e5491ec5af75844b7c0d49aa81b&t=8208

ZAMANA KARŞI UMUTLA ANLAŞMA...



“Merhaba” demeli miyim.Yeni bir güneş, yeni bir gün, yeni bir ay, yeni bir mevsim ya da ismini henüz bilmediğim bir zaman dilimini yemeye başlarken…Tadını daha algılayamamışken…İlk selamı ben mi vermeliyim.Beklemeli miyim! Yüzü asık bir “merhaba”ya boyun eğme olasılığını göze almamak adına; bak yüzüm gülüyor. Sana taaa içimdeki ilkbahardan bir “merhaba”…Acil durum için karanlıkta sakladığım,gün yüzü görmemiş, özgürlüğü tatmadan hapsedilmiş, o tadı bilmediği için sıkılmamış, doğumunu bekleyen umutoğlu umut bir selam…İşte doğdu.Bebek gibi, masum, çıplak, anne sütüne aç, sevilmeye muhtaç bir “ben geldim” haberi…

Ben geldim sevgili zaman…Her saniye beni içine alan, acısına tatlısına güven olmayan zaman .Adın hayattır belki.Yaşamaya geldim.Öyleyse hadi güldür, ağlat ama insan gibi yaşat beni! Hissedeyim seni. Sinsice gidişini, değerini, lazımken yetmeyişini, fazlayken geçmeyişini ... Anıları paketleyip ellerime verişini, gözlerim görmesin, yüreğim acımasın diye yaraların üzerine perdeler çekişini…Merhametli zaman…İnsan acır, insan kanar; durmaz damarda akacak kan.Deli gibi aksın, deli gibi yaşasın. Varsın açılan bir yaradan toprağa aksın.Ama aksın! Durmasın! Yol buldukça çağlasın! Çağlayabildiği yere kadar...Nereye kadar! Küçük bir dilim bitene kadar! İşte biraz önce başladığım dilim bir selam verene kadar bitti.Tadına varıldı mı!Daha tadılmadık birçok lezzet başkalarına kaldı. İnsan…Gelir ve gider. Zaman, akmaya devam eder.Daha çok kişi selam eder! Bize düşen dilimin adı “hayat” ; biter.Peki ya zaman, ölümlerin de ötesine geçer! Mekana göre seyreder! Cehennemde geçer mi, cennette yeter mi bilinmez.Zaman sonsuzluğa erer mi! Yaratana akıl sır ermez!

Var mısın umut?..Var mısın beni zamanla yarıştırmaya?Bana taze kanatlar takmaya…Beni uçurmaya…Zamanın donacağı yere kadar uçmaya var mısın? Zamanla yarış…Şeytanla değil meleklerle yarış. İlk "selam” benden olsun tanışacaklarıma.Selamın adı umut olsun.”Merhaba” demeliyim tabiiki. Hem de en içten…En sıcak…En umutlu…Önyargılı olmalıyım zamana karşı. Düşmek için değil, uçmak için…Ağlamak için değil, gülmek için…Kaybetmek için değil, kazanmak için…Onun gülümsemesini beklemeden önce ben gülümsemeliyim.Geçmişe üzülmek, geleceğe kaygılanmak ve bugünü unutmak yerine şu anı yakalamalıyım.Çünkü yaşadığım şu andır gerçek zaman.




Dünün adını “keşke” koydum bilmeden.

Şimdinin değerini anlarım biraz sonra!

Yarınım bugünümden pişman doğacak.

Düne başka bir isim gerek.

Umut gerek yarına.

Esra Serdaroğlu

(Temmuz/ 2004/ Ankara)

kaynak :http://www.kurannesli.info/bilgibankasi/yazi.asp?id=1024
resim : http://www.cybergooch.com/pages/airbrush/expectation.htm

12 Ekim 2008 Pazar

Yeni Bir gün,yeni Bir hafta Basliyor, Herkese Merhaba :)


Gözlerim kurşun gibi ağır ağır açıldı
Bu sabah merhaba dünya
Penceremdeki güvercin tahta masam boş şişeler
Can dostum çomar merhaba tatlı komşu ayşe teyze
Emekli salih öğretmen yeni bir gün doğdu merhaba
Dostlar merhaba yeni bir gün doğdu merhaba
Baris Manco

Akşam güneşin batışıyla beraber, sokaklar da ıssızlaşmaya başlar. Şehirler büyüdükçe, yıllar geçtikçe, günler uzadıkça azalsa da gecenin ıssızlaştırdığı yollar, caddelerdeki insanlar birer ikişer azalır, evlerin ışıkları birer ikişer yanar.

Kiminde huzur vardır o evlerin, hava kararsa da, aydınlansa da. Kiminde hüzün vardır, en güçlü aydınlatmanın bile aydınlatamayacağı kadar.

Kimi sessizleşerek, geceye katkı sağlar, kimi gürültüyle. Kiminin sessizliğinde, kiminin gürültüsünde huzur vardır. Huzursuzluğu sessizlikle, hüznü gürültüyle besleyenler olduğu gibi.

Akşam demek, kimileri için, yemek, televizyon, uyku sıralamasının ilk adımıdır.

Kimileri için sokaklar yerine, evin yalnızlaşması ve sabaha kadar birilerini beklemeye başlamasıdır. Kimilerinin gece hayatından anladığı, kimi evlerin yalnızlığıdır aslında. Ve aslında, kendi yalnızlığına, janjanlı ambalajlar geçirip, parfümler sıkmaktır.

Kimi evler kalabalıktır, mutfakta kazanlar kaynamaktadır. Ama aslında, kaçta kaçı gerçekten o evin içinde tamamen bulunmaktadır, kaçta kaçı sadece bedeniyle ikamet etmektedir? Atılan kahkahaların kaçı gerçektir, tebessümlerin kaçı sahici?

Bir gün gitmektedir, insanın ve dünyanın ömründen. Dünya üzerine düşeni yapmıştır, güne dair: Güneş mesaisini bitirmiş, akşam ezanıyla beraber yeni görevler için başka koordinatlara doğru yol almıştır.

Peki bu mudur, insan için bir günün bitmesi, gecenin başlangıcı, güneşin şehrin semalarına veda etmesi?

Akşam demek, aslında, biten günü hesaba çekmek, gelecek güne dair sorular sormaktır: Yarının bugünden bir farkı olacak mı? Dahası, yarın olacak mı? Olacaksa, ben o yarının içerisinde nerede olacağım?

Akşam olmuştur, “Hüzünlendim ben yine” demektedir, kimileri. Çünkü birileri için, biten her şey, kendi bitişine dair bir şeyler söylemektedir. Ve kendi bitişi hakkında hiç iyi şeyler düşünmemektedir, kendisi. O yüzden, “Akşam oldu, hüzünlendim ben yine” demekte haklıdır kendince.

Oysa akşam olmuştur, yeni bir gün başlayacaktır yarın sabah.

Eyvallah.

kaynak : http://www.sessizharfler.net/denemeler/8-yeni-bir-gun-baslayacak-yarin-sabah-eyvallah.html

resim : http://cansin.wordpress.com/2007/06/15/umut-yapraklari/

radyo