Hosgeldiniz...

...Biz Bir Aileyiz...

1 Mart 2010 Pazartesi

Gerçeğin rengi gridir.

Gerçeğin rengi gridir.
André Gide

“Başka birinin sizin kadar iyi yapabileceği bir şeyi bırakın o yapsın, siz yapmayın” sözü ile akıllara kazılan bir isim: André Gide. Hırslı, ihtiraslı, uzun ve dolambaçlı patikalarda hayatının sonuna kadar arayış içinde olan, hep zoru seçerek kolay elde edilen zaferlerden tatmin olmayan Fransız düşünür. Nietzsche nihilizminin etkisini güçlü bir yasam tutkusuyla arzuya dönüştüren, döneminde birçok edebiyatçıya ilham kaynağı olan Nobel ödüllü bir yazar André Gide. Jean Paul Sartre’ den etkilenerek, varoluşçuluğu eserlerinde işlemiş, insanın hayatını insanın hayali olarak tanımlamış önemli Fransız realistlerinden.

Yazarın Dar Kapı isimli eseri Timaş yayınlarınca yeniden basıldı. André Gide, Tanpınar’ın “Her genç Dar Kapı’yı okumalıdır” diyerek andığı bu romanında bir gençlik aşkı aracılığıyla erdem ve ilahi aşk kavramlarını sorguluyor. Eser matta incilinden şu bab ile başlıyor; “dar kapıdan geçiniz, çünkü insanı yıkıma götüren yol rahat ve geniştir.” Giriş metninde ‘bu hikâyeyi başkası da yazabilirdi ama ben bizzat yaşadım ve ondan sonra yazdım’ diyerek daha kitabın başında okuyucuyu esere adapte ediyor Gide.

Anlam Dünyasının Kapısı

Kendi yaşamından örneklerden, özellikle gençliğinde etkilendiği kişilerden yola çıkarak ve kendisine mutluluğun sunulmasını düşleyerek anlam dünyasının kapısını açıyor. Kuşların her şarkısında kâinatın zikrini duymaya, her çiçekte o zikri koklayarak dua etmenin tek şeklinin hayranlık duyma olduğunu keşfediyor. Aşkının ve inancının tüm coşkusuyla erdeme gidilen zorluğunu, hakikate yaklaştıkça insanın omzunda biriken yükün ne kadar ağır olduğunu dile getiriyor. Yaşamak için aşktan başka bir neden bulamayan Gide, ölümün insanları ayırmayacağını, bütün yaşam boyunca ayrı kalmış olanları yaklaştıracağı inancıyla dar kapıdan geçebilmenin yollarını arıyor.

kapı

Hakikate giden yolda hiç dinmeyecek bir sızı gibi, insanın yüreğinde varoluş sancısından kaynaklanan yalnızlıkların, bekleyişlerin, ümitlerin, arzuların ve tahammülü zor imtihanların insanın dört bir yanını sardığının bilincinde olan ve tüm erdemleri aşkla ayakta tutmaya çalışan Gide: “Yaşam çok zalim bir öğretmendir. Önce sınav yapar, sonra dersi verir” sözüyle de ne kadar müthiş bir gözlemci olduğunu ortaya koyuyor. Dar Kapı, ilahi aşkın ne olması, ona nasıl ulaşılması gerektiği hakkında ipuçlarıyla dolu. Şu söz Gide’ye aittir: “Nice hastalıklar vardır; elde olmayanı istemekten gelir.” Elde olmayanı istemeyi hastalık derecesine arzu ederek ulaşmaya çabalayanların durumlarını anlayabilmek, fedakârlık kavramının aşkın temelinde bulunan zincirleri çözdüğünün farkına varabilmekle mümkün.

Bende Bin bir Mümkün Var

André Gide’nin 3 Ocak 1892 tarihinde yazdığı bir not ile bitirelim yazıyı:

“…
Kim olacağımı bilememekten ötürü tasalanıyorum; kim olmak istediğimi de bilmiyorum; ama seçmek gerektiğini pekiyi biliyorum. Nereye gitmeye karar verirsem beni yalnız oraya ulaştıracak olan güvenli yollarda yürümek istiyorum; fakat bilmiyorum, ne istemek gerektiğini bilmiyorum.
Kendimde bin bir mümkünün var olduğunu hissediyorum. Fakat bunlardan yalnız bir tanesi olmağa rıza gösteremiyorum. Ve her an yazdığım her sözün, her yaptığım hareketin, çehremin silinemeyecek yeni bir çizgisini meydana getirdiğini düşündükçe ürküyorum. Öyle bir çehre ki, bir seçime varamadığından, onu cesaretle sınırlayamadığından kararsız, şahsiyetsiz, korkak olarak tespit edilecek…
Tanrım, yalnız tek bir şey istemeyi ve durmadan onu istemeyi bana ilham et.”

Yunus Emre Tozal
Star Gazetesi Star Kitap Eki
5 Haziran 2009
kaynak :http://paradies.wordpress.com/2009/06/19/tanrim-tek-bir-sey-istemeyi-hep-onu-istemeyi-ilham-et/

Derviş ve Tesbih...

Birgün yaşlı bir derviş, bir kucak dolusu elma ile bayırlar aşan
bir genc kıza rastlamış…
Bozkırın sıcağında yorgunluktan al almış kızın yanakları.
“Nereye gidersin? Ne doldurdun kucağına?” diye sormuş derviş.
Uzak bir tarlayı işaret etmiş kız.
“Sevdiğim çalışıyor orada. Ona elma götürüyorum.”
“Kaç tane” diye soruvermiş baba derviş.
Kız şaşkın:
“İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç?”
Usulca kırıvermiş elindeki tesbihi derviş…

kaynak : http://paradies.wordpress.com/page/8/

Bebeklerin zekasını geliştirecek 25 öneri..



Yeni doğan bebeklerin zekalarının gelişiminde anne-babaya büyük görev düşüyor. Onlarla konuşun, dil çıkarın, gıdıklayın… Zeka gelişiminde bebeğinizle birlikte gerçekleştirebileceğiniz aktiviteleri de içeren 25 öneri:

Sabah/Günaydın
Uzmanlar, ebeveynlere; dil çıkarıp, ayaklarını gıdıklayarak bebeklerinin zeka gelişimine katkıda bulunmalarını ve onları güldürmelerini öneriyor.

Bebeklerin zeka gelişimlerinin desteklenmesinde 0-1 yaş arası dönemin önemine dikkat çeken uzmanlar, bu konuda anne-babalara önemli görevler düştüğünü belirtiyor.

Anne-bebek ürünleri alışveriş platformu e-bebek bünyesinde yayın hayatına başlayan Bebek Dergisi’nin ilk sayısında yer alan habere göre; bebeklerle konuşmak, onları güldürmek, onlara şarkı söylemek ve kitap okumak; özellikle öğrenme becerilerinin gelişimi açısından bebeklere büyük katkı sağlıyor.

İşte, zeka gelişiminde bebeğinizle birlikte gerçekleştirebileceğiniz aktiviteleri de içeren 25 öneri:

1- Göz teması kurun: Yeni doğan bebekler kısa süre içinde yüzleri ayırt etmeye başlarlar ve sizin yüzünüz onun için en önemlisi! Size her baktığında, belleğini biraz daha oluşturur.

2- Onunla uzun konuşmalar yapın: Alabileceğiniz tek karşılık, boş bir bakış olacak ama çocuğunuz konuşmaya istekli gibi göründüğü zamanlarda, konuşmanıza kısa aralıklar vermeyi unutmayın. Kısa süre sonra, diyalogların ritmini anlamaya başlayacaktır. Bakışları da boş olmayacaktır.

3- Anne sütüyle besleyin: Anne sütü ile beslenen çocukların daha yüksek IQ’ları olduğu bilinen bir gerçek. Ayrıca emzirirken; çocuğunuzla konuşmayı, ona şarkılar söylemeyi ya da basitçe saçını okşamayı ihmal etmeyin.

4- Dil çıkarın: Araştırmalar, yeni doğan bebeklerin daha iki günlükken basit yüz hareketlerini taklit edebildiklerini gösteriyor. Bu da çok erken problem çözebilme yetisi oluşturmalarını sağlıyor.

5- Aynada kendine baksın: Bebeğinizin aynada kendisine bakmasını sağlayın. İlk başta, başka bir bebeğe baktığını düşünebilir ama ‘diğer’ bebeğin kollarını hareket ettirmeye ve gülümsetmeye bayılacaktır.

6- Ayaklarını gıdıklayın: Bebeklerin espri anlayışını geliştirmenin ilk adımı gülmektir. Ayak parmaklarından çenesine kadar onu gıdıklayarak; “Geliyor geliyor…” ya da “Seni yakalayacağım” oyunları oynayın. Bu, çocuğunuzun olacakları tahmin edebilme becerisi oluşturması için ilk adımdır.

7- Farklılıkları vurgulayın: Birbirine benzeyen ama aralarında küçük bir fark bulunan iki fotoğrafı bebeğinizin yüzüne doğru tutun. Çok küçük bir bebek bile, bir birine bir ötekine bakacak, anlatmak istediğiniz şeyi anlamaya çalışacak ve sonunda ayırt edici ayrıntıyı görecektir. Bu egzersiz okumaya başlamarken katkı sağlayacaktır.

8- Manzarayı paylaşın: Bebeğinizle birlikte syürüyüşlere çıkın. Yürürken ona etrafta olup biteni anlatmayı unutmayın. Böylece bebeğinize sonsuz bir kelime haznesi kazandırmış olursunuz.

9- Yanında çıldırın: Bebeğiniz sizin değişen tonlarda sesler çıkararak yaptığınız konuşmalardan büyük keyif alır.

10- Şarkı söyleyin: Bazı araştırmalar, müziğin ritmini öğrenmenin matematik öğrenme ile bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor. Günlük yaptığımız işleri ona melodiler eşliğinde söyleyin.

11- Bezini değiştirme süresini iyi kullanın: Bebeğinizin altını yavaşça değiştirin. Rutininizi anlayabilmesi için o sırada neler yaptığınızı ona sakin sakin anlatın.

12- Oyun bahçesi olun: Yere sırtüstü yatarak üzerinize tırmanmasına, üstünüzde emeklemesine izin verin. Böylece bebeğiniz ileride koordinasyon ve problem çözme becerilerine sahip olur.

13- Alışverişe gidin: Oyunlara ara verdiğinizde onunla birlikte alışverişe gidin. Oradaki yüzler, sesler ve renkler bebeğinizin iyi vakit geçirmesini sağlayacaktır.

14- Kitap okuyun: Araştırmalar, 8 aydan itibaren bebeklerin bir hikayeyi 2- 3 kez dinledikten sonra, içindeki kelimeleri öğrenmeye başladıklarını gösteriyor. Ona kitap okuyun!

15- Ce-e oynayın: Saklanma ve bulunma oyunlarınız sayesinde bebeğiniz, objelerin kaybolabileceğini, sonra yine geri gelebileceğini öğrenir.

16- Albüm yapın: Akraba ve arkadaşlarınızın fotoğraflarının olduğu bir albüm yapın ve bebeğinizin hafızasını tazelemek için zaman zaman ortaya çıkartın.

17- Yemeğiyle oynamasına izin verin: Hazır olduğunda, farklı farklı yiyeceklerin tadına parmaklarıyla bakmasına izin verin.

18- Yerdekileri toplayın: Bebeğiniz durmaksızın mama sandalyesinden aşağı bir şeyler atıyor. Sinirlenmeyin! Bebeğiniz yalnızca yerçekimi kanununu öğreniyor.

19- Engelli bir yol hazırlayın: Minderleri ve oyuncakları yere serpiştirin ve ona,bunların nasıl üstünden ya da altından emekleyerek geçebileceğini gösterin. Motor becerilerinin gelişmesine katkı sağlamış olursunuz.

20- “Beni yakalayamazsın!” oynayın: Bazen hızlanıp bazen yavaşlayarak evin içinde dizlerinizin üstünde gezinin ve sizi takip etmesini sağlayın. Eğlenceli oyunlar oynayabileceğiniz yerlerde durmayı ihmal etmeyin.

21- Komik surat yapın: Bebeğiniz burnunuza her dokunduğunda ‘Bip’ sesi, kafanıza vurduğunda komik bir ses çıkarın. Aynı ses ya da davranışları üç-dört kez tekrarlayın.

22- Kendi yolunuzu bulun: Bebeğinizi kucağınıza alıp tüm evi dolaşın. Ellerini soğuk cama, yeni yıkanmış çamaşırlara, yumuşak yapraklara ve diğer güvenli eşyalara dokundurun. Dokunduğu her nesnenin adını söylemeyi de unutmayın.

23- Uzun hikayeler anlatın: En sevdiği hikayeyi bulun. Hikayenin kahramanının adını bebeğinizin adı ile değiştirerek daha cazip hale getirin.

24- Bir hayvan kitapçığı oluşturun: Onunla hayvanat bahçesine gidin ve en çok ilgi gösterdiği hayvanların fotoğraflarını çekerek bir albüme yerleştirin. Daha sonra, hep birlikte hayvan kitabınızı okumaya başlayın. Arada hayvan sesleri çıkartmayı unutmayın.

25- Her şeyi sayın: El ve ayak parmaklarını, evinizdeki merdivenleri ya da yerdeki oyuncakları birlikte sayın. Kısa süre sonra o da size eşlik etmeye başlayacaktır.
kaynak :http://hamilelik.wordpress.com/2010/02/15/bebeklerin-zekasini-gelistirecek-25-oneri/#more-362

radyo