Hosgeldiniz...

...Biz Bir Aileyiz...

30 Nisan 2009 Perşembe

İşte yüreğimizi yakan şehitlerimiz..


Dün gerçekleştirilen kanlı terör saldırısı sonucu 9 vatan evladı daha şehadet şerbetini içti. İşte dün vatani görevini yaparken şehit olan 9 kahraman.

Uzman Çavuş Salih Akyürek (Yozgat),

Onur Görmez (Aydın-Çine),

Emrah Polat (Kars-Sarıkamış),

Erdal Oral (Kars-Kağızman),

Zeynel Direkçi (Gaziantep),

İlhami Hardal (Kilis),

Murat Çavdar (Trabzon-Maçka),

Mehmet Ali Karaduman

Miktat Beder.

Salih Akyürek (Yozgat)

29 Nisan 2009 Çarşamba

Kadin Olmak...


Kadın olmak

kadın olmak ,aklın kol kuvvetinden üstün olduğunu anlatmak....
kadın olmak,eşitsizliğe karsı adaleti savunmak.....
kadın olmak,geçmişin tabularından sıyrılıp geleceğın nesillerine yön vermek....
kadın olmak,cocuklarının mutluluğu için tüm hayatından vazgeçmek....
kadın olmak,sürekli tacize mağruz kalıp, sanki hiçbir şey yokmuş gibi davranmak....
kadın olmak,daha çocukken baskı altında tutulup sokakda özgürce oynayamamak...
kadın olmak,bir türlü kadın hakları denilen şeye ulaşamamak...
kadın olmak,koca dayağına maruz kalıp bunu kimseye anlatamamak....
kadın olmak,erkeklerin dünyasinda onlarin biçtiği role uygun bir şekilde yaşamak...
kadın olmak,baba ile cocuklar arasında tampon görevi görmek....
kadın olmak,kadınlığını bilemeden, onu gizleyerek yaşamak zorunda kalmak....
kadın olmak,erkek aldatırsa elinin kiri,kendi aldatırsa namus belası oldugunu iyi bilmektir....
Kadınlar bir çiçektir.Onların da suya ihtiyacı vardır.ve o su tek bir kelimedir ; Sevgi ....Hayatı boyunca o limanı arar bir kadın....Orda soluklanmak, kendini güven içinde hissetmek, tüm korkularını paylaşmak, tüm sevinçlerini haykırarak yaşamak ister.umudu vardır onun...o umut o tek kişinin yüzünde, kelimelerin de dir.beklenen şey bu kadar büyük olunca, yaşanılacak hayal kırıklığı da o kadar fazla olur.
Erkeklerin dünyasın da evlilik,kadınların ki kadar değerli değildir.Hayatı boyunca yaptığı herşey için desteklenen erkek ,evliliğin getirdiği sorumluluk duygusuyla bocalar.Toplumun ona biçtiği rol o kadar ağırdır ki, bu yükü kaldırmak için tek çaresi vardır, özgürlüğünden vazgeçmek....

Kadın için özgürlük sadece bir kelimedir.Teori de vardir ama pratikde var olamıyacağını daha cocukken öğrenmiştir.Bu yüzden evlilik, kadınlar için çok kolay uyum sağlanabilen birşeydir.Dünyanın en zengin yada ünlü kadını olsanız bile, evli değilseniz eksiksiniz demektir.bu yüzden hedef evlenmek,çocuk sahibi olmak ve onlara hayatınızı adamaktır....
Bir erkek baba olduğunda, artık dönüşü olmayan bir yoldadır.karısına olan duyguları eskisi gibi olmasa da,cocuklarının mutluluğu için herşeyi göze alır.Bir tek bu konum da karısıyla ortak paydadır.Ancak çocuğun erkek olması gerekmektedir.Çünkü bir erkek için,soyadının devamı neredeyse evlenme nedenidir.Kız çocukları bu görevi göremez.Çünkü onların kanları soyun devamını sağlayamaz.
Kız yada erkek olması, bir kadın için önemli degildir.´´Allah'ın dilediği ne ise, o olsun ´´düşüncesi kadın da daha hakimdir.Ancak kocasından ve toplumdan gelen baskılar onun yetersizliği ya da beceriksizliği üzerine yoğunlaşmaya başlayınca iş deyişir.Kız çocuk doğurmak ve üstelik bunu bir kaç kez tekrarlamak, kadının bilinçlice yaptığı birşeymiş gibi algılanır.Eğer bir erkek çocuk dünya ya getiremezse,bunun bedelini cok ağır öder.
Karısının Menepoz'a girdiğini gören bir erkek ,sessizce yeni arayışlara yönelir.Hayata meydan okumak,hala daha yakışıklı ve etkileyici olduğunu göstermek ve yaşamın bir kıyısından tutunmak için yeni konulara,hobilere merak salar.Evde ki,durağanlık ve tek düzelik onu iyice bunaltır.hayatının bu son demlerin de,zamanın ondan aldıklarını bir nebze olsun geri kazanabilmek için sokaklar da, vazgeçtiği özgürlüğünü arar.
Kocasının Antrapoz'a girdiğini gören bir kadın için bu durum,önemsenecek birşey değildir.Artık torun sahibi olunacak yaşa doğru gelinmektedir...Hayırlısıyla cocuklarını da evlendirdi mi ondan mutlusu yoktur.Kemik erimesi gibi ölümcül hastalıklar yavaş yavaş kapıyı çalmaktadir.Güzelliğini fotograflarda bırakmış ve arkasına bir daha bakmamıştır.Annesinin ve toplumun ona dediği herşeyi yapmanın verdiği iç huzur ile ömrünün son demlerine doğru kürek sallamaktadır.
Ölüm,cok acımasız ve anidir.hele ki hayatınızın merkezine koyduğunuz insanların başına gelirse...Birdenbire ölüverince karısı,yalnızlığın içinde hapis kalmıştır erkek...Bir zamanların o heybetli delikanlısından geriye kalan hiç birşey yoktur.Sesi düdük gibi çıkmak da,sokakda yürürken kalbi sıkışmaktadır.Ama yalnızlık en belalısı,en acımasızıdır.ölümden bile beterdir.aramak lazımdır,yeni bir yol arkadaşı....Tutunmak lazımdır,hayata bir yerinden....
Ölüm; evinin direğini ziyaret edince, kadının yapacağı tek şey siyahlara bürünmek,hatıraların ışığında sessizce beklemektir.Hayatını adadığı yuvası,geçmişin tozlu sayfalarına doğru yelken açmaktadır.Yalnızlık evin her yerini sarmakta,dışarda yağan yağmur ona korku vermekte,bedeninde ki soğukluk ruhuna geçmektedir.Ölüme seslenir ama cevap alamaz.Hayatı boyunca yaptığı şeyi yapmaya karar verir.Kocasının en cok sevdiği yemeyi yapıp, evini temizler ve cocuklarının sırdaşı ve sorunlarının çözümü olmaya devam eder.
Erkek son nefesini verirken, cennette ona vaad edilen hurileri düşler....
Kadın son nefesini verirken, cennette kocasını düşler....
Erkek kelimeler de, kadın düşler de yaşar....



Onur Özyılmaz

Kaynak : http://www.yazarport.com/read.aspx?yazino=6102&baslik=kadin-olmak
resim :http://denememasasi.blogspot.com/2008_08_01_archive.html
http://eskigramafon.blogspot.com/2009/03/turkiye-de-kadin-olmak.html

Dünya Atasözleri,..


Dünya Atasözleri

Bugün, yılların damıttığı tecrübeler konuşsun istiyorum, onların tarihe kazıdıklarını yazmak istiyorum. Ülkeler değişse bile ’insan’ aynı, kadın ve erkek aynı…

İşte size bu Pazar dünyadan seçme sözler. Her birini okuduktan sonra bir süre düşünüp diğerine geçin lütfen, gözler kapalı tabii…

- Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir. (Brezilya)
- Hiçbir mutfak iki kadını alacak kadar geniş değildir. (Sudan)
- Sevmek keman çalmak gibidir, bilmeyen kötü sesler çıkarır. (Bolivya)
- Sis yelpazeyle dağıtılmaz. (Japonya)
- Şöhret kabiliyetin gölgesidir. (İngiltere)
- Güzellik, tabiatın kadınlara verdiği ilk hediye, aynı zamanda geri aldığı ilk şeydir. (Şili)
- İnsan dışı ile karşılanır, içi ile uğurlanır. (Moğolistan)
- Ağaç ne kadar yüksek olursa olsun, yaprakları yine de yere dökülür. (Çin)
- Altın ateşle, kadın altınla, erkek kadınla imtihan edilir. (ABD)
- Kadınlar gülebildikleri zaman gülerler, istedikleri zaman ağlarlar. (Venezuela)
- Kadın gölge gibidir, kendisini takip edenden kaçar, önünden gidenin arkasından koşar. (Kongo)
- Evlenmeden önce gözlerinizi dört açın. Evlendikten sonra yarı yarıya kapatın. (Portekiz)
- Mutluluk herkesin hayatından bir kere geçer. (Venezuela)
- İnsanlar yaşadıkça ihtiyarladıklarını sanırlar, halbuki yaşamadıkça ihtiyarlar. (İskoçya)
- Gerçek sevgi ayrılıkta unutulmaz. (Belçika)
- Biri öteki kadar zengin olunca, kardeşler birbirlerini severler. (Uganda)
- Evlilik bir kale gibidir. Dışarıdakiler oraya girmek için, içindekiler de çıkmak için uğraşıp dururlar. (Tayland)
- Yaşını söyleyen kadın ya genç olduğu için kaybedecek bir şeyi yoktur ya da yaşlı olduğundan kazanacak bir şeyi yoktur. (Malezya)
- Çabuk gelen kötü şans, geç gelen iyi şanstan iyidir. (Arnavutluk)
- Başkalarını azarlar gibi kendini azarla, kendini affeder gibi başkalarını affet. (Çin)
- Bilgi inancın düşmanıdır. (Anonim)
- Erkek yaşını saklamaya, kadın ise saklamamaya başladığı zaman yaşlanmıştır. (Peru)
- Ömrünün sonuna kadar eşeğe binmektense, bir yıl ata binmek yeğdir. (Hollanda)
- Üç taşınma bir yangına bedeldir. (Japonya)
- Nisan yağmuru Mayıs çiçeği getirir. (Kanada)
- Bir yalan ne kadar hızlı olursa olsun, hakikat onu yetişip geçer. (Kenya) - Yatağa yattığın zaman, problemlerini elbiselerinde bırak. (Hollanda)
- Büyük acılar sessizdir. (İtalya)
- Küçük üzüntüler konuşurlar, büyük dertler dilsizdir. (Nijerya)
- Birleşmek başlangıçtır, birliği sürdürmek gelişmedir; birlikte çalışmak başarıdır. (ABD)
- İdealler yıldızlar gibidir, onları tutmak mümkün olmaz, ama karanlık gecelerde yolumuza onlar rehberlik ederler. (Fransa)
- Yalan dört nala gider, gerçek adım adım yürür, fakat gene de vaktinde yetişir. (Norveç)
- Biri sizi bir kez aldatırsa suç onundur. İki kez aldatırsa suç sizindir. (Romanya)
- Bir şekilde doğar, fakat bin bir şekilde ölürüz. (Yugoslavya)
- Hak yenir ama hazmedilmez. (Yunanistan)
- Bir adam en çok sevgilisini, en iyi şekilde ailesini, en uzun da annesini sever. (İrlanda)
- İntikam soğuk yenen bir yemektir. (Fransa)
- Belli düşman gizli dosttan yeğdir. (Türkiye)
Yazan : Pembe Candaner
Kaynak : SABAH
http://www.kendinigelistir.com/dunyanin-en-guzel-atasozleri/

Yaşamak Dediğin!


Yaşamak kimine göre nefes almak
Kimine göre her telden çalmak
Biri der ki yaşamak bir işkence
Diğeri der ki bitmesin hiç gündüz gece
Doğmak ve ölmek arsındaki süre midir yaşamak
Bir noktadan başlamak hayata,
Yine aynı noktada, sona ulaşmak,
Ancak büyük bir tur atarak dünyada
Şöyle baktığımda yaşadığım bu hayata
Ne için geldim, ne yaptım, daha ne yapmalıyım?
Belki bunu belirlersem şu an, şu zamanda
O zaman yaşamak mana kazanacak bir anda.
Hiç baktım mı? Ya da baktın mı?
Geriye dönüp yaşadıklarımıza,
Görebildim mi yaptığım hatalarımı?
Görebildin mi yaptığın doğrularını?
Hatalarımı görüp ders aldım mı acaba?
Yoksa “kaderim işte” mi dedim,
Yine onun arkasına mı saklandım.
İtiraf edemedim mi hatalarımı, kusurlarımı
Acaba ne derler demelerinden mi korktum.
Hatalarımı görmezden gelip,
Hep kendi bildiklerimi doğru mu sandım.
Hep birilerine bir şeyleri kanıtlamaya mı çalıştım
İnsanlaRın en ilkelleri gibi.
Peki, sen ne yaptın?
Küçümseyen gözlerle bakarlarken sana
Kendilerini büyük görenler, kibrine yenik düşenler,
Sen sadece sabredebildin mi?
Belki de adam yerine bile koymadılar.
Söylediklerini dinlemediler bile.
“Sen ne anlarsın ki”diyen gözlerle baktıklar sana
Öfkeni dizginleyebildin mi?
Gün geldi de senin söylediklerini, sana anlattılar
Ben bunları zaten söylemiştim demeden,
Sadece susup dinleyebildin mi?
Senin doğru olduğuna inandıklarında
Övmeye başladıklarında seni
Egona “dur” diyebildin mi?
Yani en zor olanı yapabildin mi?
Sadece kendi içinde yaşayabildin mi sevincini
Herkes “sen, sen” diye bağırırken,
Sen “bu bitti yeni hedefimiz ne” diyebildin mi?
Birileri sürekli tüketirken, senin ürettiklerini,
Vazgeçmeden devam edebildin mi yaşamaya.

“Bir şeye duydunuz diye, atalarınız inanmış diye, ben söyledim diye inanmayın. Kendi kendinize denediğiniz ve doğru bulduğunuz şeylere inanın.”
Gotama

Yukarıda anlatıldığı gibi yaşamak kimine göre çok zor kimine göre de çok kolay bir süreç. Yaşamak, hayatı görmek, işitmek, hissetmektir ve tüm bunları zihnimizde algılayabilmektir. Bu algıladıklarımızı kendi haritalarımızda değerlendirip, kendi bakış açılarımızı, inançlarımızı oluşturabilmektir.
Sadece başkaları doğru bulduğu için yaşadığımız hayatlar bize ait değildir. Zaten bunlara inanmadan yaşadığımız için mutlu olamıyoruz belki de. Oysaki her şeye rağmen kendi inandığımız hedeflerimizin peşinden giderek bu hayatta mutlu olabiliriz. Birileri bizi sevsin diye değil ya da bizim ne kadar da iyi biri olduğumuzdan bahsetmeleri için değil. Her şeye rağmen az para kazanmama rağmen, itibar görmememe rağmen, şartlarımın çok zor olmasına rağmen, çok bedel ödeyip az bir karşılık görmeme rağmen. Bütün olumsuzluklara rağmen belirlediğim hedefin peşinden gitmeye karar verdiysem zannediyorum ki ulaşamamam için bir neden olmayacaktır. Her olumsuzluğun ardından mutlak olumlu bir olay olacaktır. Yeter ki görmeyi becerebilelim.
İnandıklarınızın peşinden gitmeniz dileğiyle.


Melike Katmer
Dönüşüm Konağı
kaynak:http://www.donusumkonagi.net/kose_yazisi.asp?id=447&baslik=ya%C5%9Famak_dedi%C4%9Fin!
fotograf : Eda APAYDIN

radyo