Hosgeldiniz...

...Biz Bir Aileyiz...

14 Şubat 2010 Pazar


Yaşamak güzel şey doğrusu

Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
Elin ekmek tutmuşsa bir de
Hele tertemizse gönlün
Hele kar gibiyse alnın
Yani kendinden korkmuyorsan
Kimseden korkmuyorsan dünyada
Dostuna güveniyorsan
İyi günler bekliyorsan hele
İyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey
Çok güzel şey doğrusu.

Melih Cevdet Anday


resim:http://urun.gittigidiyor.com/NAZIM-HIKMET-quot-YASAMAK-GUZEL-SEY-quot-YENI-TIYATRO_W0QQidZZ7131935

ÖLÜM ÖLÜM DEDIGIN NEDIR KI GÜLÜM...


Hangimiz ölümü gerçek anlamda düşündü acaba ? .
Evet evet bazen de hani tiiye aldığımız gerçek ölümden bahsediyorum.. Düşünmek ama öylesine düşünmekten bahsetmiyorum ben.Bir mezarlığın yanından geçerken bile ,ibret almayı bırakın , o anda yanımızdakilerle haftanın spor olaylarının krıtiğini yapmaktan ya da magazinel fikirlerin konuşulmasından bahsetmiyorum efendim.
Bu sabah gözümün önünde bir kamyon otomobile çarptı. ve içinde bir genç arkadaş hayatını kaybetti. Bu öyle etkiledi ki beni! Bak işte gördünmü herşey bitti artık diye düşündüm....;çalışma, özlem, beklentiler, gelecek, gerçekleştirilmek istenen bir sürü şey..Her kesin bir günü var ,seninde bir günün olacak ,hazırlıklımısın diye kendi kendime sorup durdum saatler boyu...

Orada insanların gözlerinden tek birşey okunuyordu: ölüm! ve buğulanmış gözler öyle sade boş duygular ile o genc için dua ediyorlardı ki , bunlardan bir tanesi de bendim! Düşünüyordum belki bir bekleyeni vardı,bir yerlerde, bir işi,belki çocuklarına ,ailesine gidiyordu... ama şimdi onun cansız bedeni başkalarının kolllarında idi. öleceğin zaman yanın da kim olmasını istersin? diye bir soruya belki `ailem,belki sevdiğim, belki evladım belki belki annem` diye cevap vermiştir. ama böylesini belkide kendi bile hiç düşünmemiştir.. Sanırım. başka bir memleketten gelmişti çünkü plaka yabancı idi,ama ne fark ederki o da bir insan değilmiydi , etiyle ,kanıyla,canıyla ve yüreğindeki duygularıyla...

Kaza yerinde herkes bir şeylerden bahsediyor bu kazadan dersler çıkarmaya çalışıyordu,,geçtiğimiz günlerde ölüm ile ilgili bir yazı yazmıştım,tevafuk ama hiç de hoş olmayan bir tevafuk bana tekrar ölümü çok iyi düşünmemiz gerektiğini hatırlattı arkadaşlar,, Ölümü kimler ne kadar düşünüyor acaba hiç bu konuda özeleştiri yapma fırsatı bulduk mu ? bilemiyorum ama buyurun isterseniz bu gün bir kez daha deneyelim ne dersiniz.?

Tüm insanlığı hayat veren sözleriyle uyaran Allah`ın Resulü s.a.v, "İnsana lütfedilen hayat ve verilen nimetlerin hakkıyla değerlendirilmesi" konusunun üzerinde çokca durmuştur.

Nitekim konuyla ilgili bir hadislerinde şöyle buyurur:

"İnsanoğluna şu beş şeyden hesap sorulmadıkça onun ayakları Kıyâmet Gününde Rabbinin huzurundan ayrılmayacaktır: Ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nerede kazanıp nereye harcadığından ve öğrendiği ilimle nasıl amel ettiğinden.

Görüldüğü gibi burada her yaş ve her baştaki insanı yakından ilgilendiren beş nimetin hesabının sorulacağı belirtilmektedir.

Ömrünü nerede tükettiğinin sorulması, bir bakıma "hayat nimeti"nin ve insana ihsan edilen "zaman"ın nerede harcandığıyla ilgilidir. İnsana, hayatı ve zamanı ihsan eden Allah olduğuna göre, bu nimet Onun rızası ve emirleri doğrultusunda kullanılmalıdır.

Yüce Peygamberimiz s.a.v., İbn-i Abbas`dan rivâyet edilen bir hadiste, "İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunda aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit" buyurarak, mühim bir zaafımıza dikkat çekmiştir. Maalesef, bir çoğumuz, özellikle sıhhat ve zaman bakımından bol imkânları bulunan gençler, bu hususta yanılmaktadırlar.

"Gençliği nerede yıprattığı"nın sorulması ise, doğrudan gençleri ilgilendirmektedir. Bu sorgulama, "gençliğin güzel yaşamak, hoşça vakit geçirmek, gülüp eğlenmek" için verilmediğini göstermektedir. Madem ki gençlik, Allah`ın nimetleri bakımından birçok artıları olan bir devredir; onun şükrü de, bu nimeti Allah`ın izni dairesinde kullanmaktır. Gençlere ihsan edilen "güç, kuvvet, sıhhat, âfiyet" gibi nimetler, daha fazla sevap kazanmanın birer vasıtası olmazlarsa, dünyada da, âhirette de başımıza belâ olabilecğini hiç düşündük mü acaba ?

"Malın nerede kazanılıp nerede harcandığının" sorulması da, tüm insanları uyaran bir alârm zili hükmündedir. Çünkü, bu cümleyle, herkesin helâl kazanıp helâl yollara harcaması istenmektedir. Parayı Allah`ın razı olduğu yollarla kazanmak ve Onun rızasına uygun yerlere sarf etmek, dünyevî harcamalarımızda israf etmemek gerekir.
Allah cc. bir ayeti kerimelerinde ; yiyiniz içiniz ama israf etmeyiniz ,buyuruyor.
"Öğrenilen ilimle nasıl amel ettiği"nin sorulması, aslolanın öğrenmek değil, onu hayata geçirmek olduğunu göstermektedir. Kur`an`da Rabbimiz öğrendiği ilmi uygulamayan insanları, "kitap taşıyan eşeklere" benzetmektedir. Çünkü, her ikisinin de taşıdığı ilimden bir kazancı yoktur. Yine Peygamberimizin s.a.v., "İnsanlar helâk oldular âlimler müstesna, âlimler de helâk oldular ilmiyle amel edenler müstesnâ, amel edenler de helâk oldular ihlâslı olanlar müstesnâ, ihlâslılar da büyük bir tehlikenin üzerindedirler" hadîsi, hepimizi titretmeli ve daha bir dikkatli olmaya sevk etmelidir diye düşünüyorum..
Yukarıdaki izahlarla birlikte bu hadiste önemli bir soruya da cevap var.
Bu hadis, "Yaşlanınca ibâdet ederiz" diyen gençlerin büyük bir hata ettiğini gösteriyor. Böylece insanın sadece yaşlılık döneminden değil, gençliğinde yaptıklarından da sorumlu olduğu ihtar ediliyor. Siz ruhunuz olan emaneti ne zaman teslim edeceğinizi biliyormusunuz ki , görev ve sorumluluklarınızı sonraya hem de 20-30- belki de 40 -50 sene sonrasına erteleyebiliyorsunuz ,böyle bir yetkiyi size kim verdi ki ?..........

Nitekim Kur`an`da Zilzal Sûresinde, "Kim zerre kadar iyilik yaparsa onu görür, kim de zerre kadar kötülük yaparsa onu görür" buyurularak, insanın bütün ömründe yaptıklarından sorumlu olduğu ifâde edilmiştir.

Yukarıdaki hadîsimizi tamamlayan şu hadîsteki uyarılara da kulak vermenizi isterim

"Beş şey gelmeden evvel beş şeyi fırsat bil:

1. Ölüm gelmeden önce hayatının,

2. Hastalık gelmeden önce sağlığının,

3. Meşguliyet gelip çatmadan önce boş vaktinin,

4. İhtiyarlık gelmeden önce gençliğinin,

5. Fakirlik gelmeden önce zenginliğinin."
Bence bu saydığımız şeyleri tekrar tekrar düşünmek ve hayat çizgimizin yönünü bu 5 maddeye göre tayin etmek yapacağımız en doğru şeydir..

Siz ne dersiniz efendim ?....

Rabbim cümlemizi, "hayatını, sağlığını, vaktini, gençliğini ve zenginliğini" Allah`ın rızası yolunda sarf edenlerden eylesin.

Rabbim yar ve yardımcınız olsun.
Selam ve dua ile inşaallah
EROL PARLAK

kaynak :http://www.edebice.com/eser.asp?id=5847
resim :http://canpoyraz.blogspot.com/2009_05_01_archive.html

radyo