Hosgeldiniz...

...Biz Bir Aileyiz...

4 Ekim 2008 Cumartesi

Oglum vatana Feda Olsun...

Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
.... İşte kimliği açıklanan şehitlerin isimleri:

Astsubay Çavuş Hasan Önal (Eskişehir)

Piyade Uzman Çavuş Selçuk Can (Osmaniye)

Jandarma Uzman Erbaş Bahattin Erturhan (Sivas)

Uzman Çavuş Ozan Onur Ilgın (Adana)

Komando Çavuş İlhan Küçüksolak (Kocaeli)

Jandarma Komando Er Halil İbrahim Arlık (Denizli)

Er Çağlar Mengü (İstanbul)

Er Davut İlbaş (Siirt)

Er Oktay Karakelle (İstanbul)

Er Tayfun Erol (Aydın)

Er Hakkı Aran (Diyarbakır)

Er Ramazan Yeşil (Antalya)

Jandarma Uzman Onbaşı Rasim Eser (Silifke)

Uzman Çavuş Hasan Aygör (Kırıkkale)

- Piyade Onbaşı Muhammet Aydemir (Artvin)

kaynak : www.haber7.com
www.internethaber.com

ACI KAYBIMIZ...

Tüm sehitlerimize Allah`tan rahmet ailelerine sabir diliyoruz..


resim :http://www.mayonez.net/

30 Eylül 2008 Salı

Hepinize Hayirli Bayramlar....


Tüm Alemin Ramazan Bayramı mübarek olsun. Nice Ramazan aylarına ve bayramlara yetişmek ümidiyle.

Hepinize hayırlı bayramlar...

resimler :http://www.mayonez.net
http://masqot.blogspot.com/2008/09/ramazan-bayram.html

28 Eylül 2008 Pazar

ANLAR....


ANLAR


Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
ikincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar.
Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim,
seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
daha çok dağa tırmanır,
daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya,
Daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu
hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve
verimli kılan insanlardan olurdum.
Farkında mısınız bilmem, yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar, siz de "an"ı yaşayın.
Hiçbir yere, yanına; termometre, su, şemsiye ve
paraşüt almadan gitmeyen insanlardanım ben.
Yeniden başlayabilseydim,
ilkbaharda, papuçlarımı atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayakla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer...
Ama işte, 85'imdeyim ve biliyorum...
Ölüyorum...



Jorge Luis Borges

kaynak : http://www.siirgen.org/siir/j/jorge_luis_borges/index.html

Beynimizi Kesketmeye Nedersiniz...

Asagidaki Resme Tiklayarak National Geographic Türkiye Tarafindan hazirlanan interaktif sayfayi inceleyebilirsiniz..

Hafıza
Anılarımız, beynimizin arşivinde sonsuza kadar kalıyor ya da gidiyor.

kaynak : http://www.nationalgeographic.com.tr/ngm/0711/alannotlari_konu1_b.aspx?Konu=1

Kâinatın Kısa Bir Tarihçesi...




Ali Kılıç
Ne mekân, ne de zaman vardı. Kâinat yaratıldı. O ana hiçbirimiz şahid olmadık. Bu yaratılış anına, yaratılışta ilk safha olarak, bilim adamları “big bang”(1) adını vermişlerdir. Bütün madde, enerji, mekân ve zamanın, bu patlama sonrası ortaya çıktığını düşünüyorlar. Bütün bu olup bitenlerin sebeplerini soracak olursanız alacağınız cevap çok enteresan:

“Somehow”(Her nasılsa) olmuş işte!

Gaflet ve cehaleti örtmek için ne güzel bir kelime değil mi, “her nasılsa”?

İkinci safhada, henüz zaman mevcut olmadığı için belli bir ana kadar geçen müddet hesaplanmıyor. Bu ana planck çağı (2) deniliyor. Bilim adamlarına göre planck çağı, kâinat saatinin çalışmaya başladığı bir zamandır ve 10-43saniye şeklinde gösterilir. Ana rahmine ilkah edilmiş bir yumurtanın içindeki hücreden çoğalarak farklılaşması gibi, kâinat da bu andan sonra yaratılan farklı süreçler neticesinde aylar, gezegenler, yıldızlar ve galaksiler bebeklerini doğuracak şekilde farklılaşmaya başlıyor.(3) Bu sırada kudretine nazlanacak hiçbir şeyin olmadığı Yüce Yaratıcı “çekim kanunu” adındaki İlahî kanunu, birleşik halde bulunan diğer kanunlardan ayırıyor.

(4) Kuvvet etkileşimi (Nükleer Kuvvet) ayrılması (10-36). Henüz atomlar mevcut değildir; fakat onların çekirdeklerini tutacak kuvvet ayrı bir şekilde yaratılmış durumdadır.

(5) Şişme (10-36ila 10-32saniye) nükleer gücün ayrılmasıyla sarsılan kâinat, bu safhada şimdiye kadar (yaklaşık 5 milyar yıl) genişlediğinden daha fazla bir ölçüde genişlemektedir.

(6) Kuark ve antikuarkların yaratılması (10-32ila 10-5saniye) şişme sona erer ermez genişlemeye devam eden kâinat artık kuarklar (maddenin şimdilik bilinen en küçük parçacığı), elektronlar (resimde L ile gösterilmiştir) ve bazı mahiyeti meçhul parçacıklarla (Bazan=zayıf etkileşmeyi taşıyan parçacık gibi) kaynamaktadır. Kuark ve antikuarklar karşılaştıkları an birbirlerini yok etme temayülü göstermişler; fakat her 1 milyar çiftten bir tanesinin mevcudiyetini sürdürmesine izin verilmiştir. İşte bu kuark fazlalığı daha sonra birleşerek maddeyi oluşturmuş, yani yaratılışta cüz’î bir sebep olarak kullanılmıştır.

10-12saniyede geriye kalan iki kuvvet de birbirinden ayrılır. Negatif veya pozitif yüklü parçacıkların birbirini çekmesine vesile olan elektromanyetik kuvvet (7) fotonlarla iletilir ve elektromanyetik enerjinin temelini teşkil eder. Zayıf kuvvet (8) ise, bazı radyoaktif bozunmaların kontrolüne sebep olan bir kuvvettir.

(9) Kuarkların hapsedilmesi. (10-5saniye) Kâinatın sıcaklığı 1 trilyon Kelvin derecesine düştüğü anda kuark üçlüleri proton ve nötronları teşkil etmeye başlamıştır.

(10) Müleosentez (yaklaşık birinci saniyeden ilk üç dakikaya kadar) soğuma devam etmektedir. Proton ve nötronlar, atomları oluşturacak çekirdekleri meydana getirmek için biraraya getirilirler.

(11) Enerjinin tesiri (10-32 saniyeden 2.000 yıla kadar) yüksek sıcaklık yüzünden, radyasyon şeklinde yayılan enerji bu süre içinde yer çekimlerinin büyük kısmını kâinata yaymaktadır.

(12) Maddenin tesiri (3.000 yıldan sonra} soğurmayla birlikte madde yerçekiminin temel kaynağı haline getirilmekte ve madde, kullanılarak bazı yapılar teşkil edilmeye başlanmaktadır.

Bütün maddelerin % 99’unu meydana getirdiği düşünülen karanlık maddenin (şekilde gri kabarcıklar halinde gösterilmiş) bu sırada ortaya çıktığı tahmin edilmektedir.

(13) Tekrar ayrılma. (300.000 yıl) devam eden genişleme ve soğuma sayesinde madde ve elektromanyetik enerji, farklı yollara ayrılabilmiştir. Çekirdekler; hidrojen, helyum ve lityum atomlarını oluşturmak için elektronları yakalarlar. Kâinat şeffaf bir hale getirilir. Radyasyon halindeki enerji veya fotonlar serbestçe seyahat ederler.

Bu fotonlar artık mikrodalga radyasyonu (fon ışınımı) şeklinde bütün kâinatı kaplamışlardır. Bunlar maddenin temelini teşkil eden dalgacık şeklinde konsantrasyonları ortaya çıkarmışlardır. Tohum vazifesini gören bu dalgacıklar “şişme” devresinde yaratılmıştır ve 1992’de COBE uydusu yardımıyla tespit edilmişlerdir. (14)

(15) Galaksilerin yaratılması. (200 milyon yıl sonrasından itibaren) madde, belli konsantrasyon bölgelerinde kümeler teşkil etmeye devam eder ve iyonların üzerinde yerçekimi sebebiyle yoğunlaşmaya başlar. Bu da çok büyük bir enerji yayan kuasarların (16) radyo dalgaları yayan enerji patlamaları ve galaksilerin (17) yaratılmasına vesile olur.

(18-19) Kâinatın genişlemesinin devam etmesi. Birkaç galaksinin bir araya gelmesiyle oluşan kümeler birbirinden uzaklaşmaya devam etmektedirler.
kaynak :http://hikayecik.blogcu.com/kainatin-kisa-bir-tarihcesi_13421241.html
resim : http://www.masaustu-resimleri.com/v/Galaksi/Kainat.jpg.html

MEVLÂNA"dan Inciler


MEVLÂNA CELALEDDİN_İ RUMİ'DEN
İNCİLER...


** Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte
akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol,
tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol,
her ne olursan ol,
ya olduğun gibi görün, ya göründügün gibi ol.

** Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok.
Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.


** Eşekten şeker esirgenmez ama eşek
yaratılışı bakımından otu beğenir.

** Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.

** Leş, bize göre rezildir ama, domuza,
köpeğe şekerdir, helvadır.

** Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül,
kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?

** Pisler, pisliklerini yapar ama
sular da temizlemeye çalışır.

** Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür.
Selviyi hür bir halde yücelten,
kederi de sevinç haline sokabilir.

** Nasıl olur da deniz, köpeğin agzından pislenir,
nasıl olur da güneş üflemekle söner?

** Akıl padişahı kafesi kırdı mı,
kuşların her biri bir yöne uçar.

** Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta
aşağılık dünyadan göğe sıçrayiverir.

** Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü,
inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.

** Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur.
Kıskançlık ateşten meydana gelir.

** Dünya tuzaktır. Yemi de istek.
İstek tuzaklarından kaçının.

** Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama
susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.

** Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığımı kır gitsin.
Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.

** Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek,
inciyle denizin varlığından da şüphe eder.

** Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu,
dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.

** Oruç tutmak güçtür, çetindir ama
Allah'ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından,
bir derde uğratmasından daha iyidir.

** Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz.
Suyu başına döksen, başı kırılmaz.
Toprakla, suyla baş yarmak istiyorsan,
toprağı suya karıştırıp kerpiç yapman gerek.

** Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana,
içinde inci vardır.

** Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir.
Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.

** Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?

** Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes
çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?

** Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler.

** Her dil, gönlün perdesidir.
Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.

** Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları
olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.

** İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey
görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun
diye bu alem yok değildir.

** A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın,
tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.

** O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti.
Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.

** Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da
nedir bir sevgiye harcanmadıktan,
bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.

** Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor,
gama binlerce defa aferin.

** Nefsin, üzüm ve hurma gibi
tatlı şeylerin sarhoşu oldukça,
ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?

kaynak :http://hikayecik.blogcu.com/mevlanadan-inciler_5516041.html

resim : http://haydardasbas.blogcu.com/mevlana-celaleddin-i-r-m_17938321.html

radyo