Hosgeldiniz...

...Biz Bir Aileyiz...

7 Şubat 2008 Perşembe

Felsefe....
























"Felsefe yapmak ölmeyi öğrenmektir."
Karl JASPERS

"Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir."
SOKRATES

"Doğruyu bulma yolunda, düşünsel (İdealist) bir çalışmadır."
PLATON

"İlkeler ya da ilk nedenler bilimidir felsefe."
ARİSTOTELES

"Mutlu bir yaşam sağlamak için, tutarlı eylemsel bir sistemdir."
EPİKUROS

"Felsefe tanrıyı bilmektir ve gerçek felsefeyle, gerçek din özdeştir."
AUGUSTİNUS
"İnanılanı anlamaya çalışmaktır."
ANSELMUS

"İnanılanın inanılmaya değer olup olmadığını araştırmaktır."
ABAELARDUS

"Tanrıdır konusu, tanrının tanıtlanmasıdır."
A. THOMAS
"Eleştiridir."
CAMPENELLA

"Deney ve gözleme dayanan bilimsel veriler üzerinde düşünmektir."
F. BACON

"Felsefe yapmak doğru düşünmektir."
T. HOBBES

"Felsefe bir bilimdir ve geometrik yöntemi metafiziğe uygulamak gerekir, felsefeyi kesin bir bilim yapmak için."
DESCARTES

"Felsefe, genelleştirilmiş bir matematiktir."
SPİNOZA

"Gerçekte doğru olanı algılamaktır. Felsefe göklerden yere inerek, beş duyuyla kavranan konularla ilgilenmelidir."
LEİBNİZ

"Bütün düşüncelerimizin duyumlarımızla, gerçek alemden geldiğini tanıtlamaktır."
LOCKE

"Felsefe duyumların bilgisidir."
CONDİLLAC

"İnsan zihninin mahiyetini incelemektir."
HUME
http://pikkaco.blogcu.com/2397049/

Bazen...










çocuklukta kalmış,

kaygısız günlerin hafifliği gelip oturuyordu içime.

Günlük hayatın, geçmişin,

gelecekle ilgili bütün düşüncelerin dışına çıkıyordum o zaman

Her şeyi bir kalemde silip atan

her şeye yeniden başlanabilinir sandıran bir duyguydu bu..

Hayat bir oyundu,

istediğimiz gibi oynayabileceğimiz bir oyun.

kaynak:http://pikkaco.blogcu.com/2397049/
http://www.metu.edu.tr/~e123545/project/project.htm

5 Şubat 2008 Salı

Yapmak Gerek....

















Dinle!

Sevdiklerimize iyilik etmek için, elimizden geleni yaparız, saçımızı süpürge ederiz, onların ayaklarının altına paspas bile oluruz. Ne var ki, kulaklarımızın da güzel bir iyilik aracı olabileceğini kimse söylemedi bize. Eşimiz ve çocuğumuz söz konusuysa, illâ da dilimizle tatlı bir şeyler söylemeye, illâ da elimizle uygun çözümler bulmaya çalışırız. Ama dinlemenin, sadece dinlemenin de bir iyilik olduğunu duymalısınız. Dinlemek, bir insanın ruhunu ruhunuzda ağırlamak demektir. Hiç beklemeyin, hemen şimdi deneyin: Çocuğunuzu kulaklarınızı alabildiğine açarak, pür dikkat dinleme pozisyonu alarak dinleyin. O küçük ruhun nasıl da kocaman bir evrene dönüştüğünü, o minicik kalbin nasıl da taşıp kalbinize akmaya çalıştığını görün! Sözcükleri ağzından çıkaramasa da, yüzündeki parıltının, gözlerindeki kıvılcımın size çok şeyler söyleyeceğine emin olun. Eşinizin sözlerini hiç kesmeden, araya çözüm önerisi sıkıştırmadan, gözlerine eleştiri oku çevirmeden dinleyin; sadece dinleyin. Emin olun ki şaşıracaktır. Göğsünü daraltan sıkıntılar hafifleyecek, kalbine yük olan sorunlar uçup gidecektir. Dinleyerek, onun ağzından çıkan sözlerin kulak zarınıza değmesinden daha fazlasını yapıyorsunuz; onun ruhuna ruhunuzda yer açıyorsunuz. Ve bunu sadece kulaklarınızla yapabiliyorsunuz!

2. Anla!

Bir söz içinde, sözün söylediğinden fazlası vardır. Sözün ilk anlamı üzerinden anladığınız sadece bir gölgedir. Ama unutmayın ki, her gölge arkasında güneşi saklar. Özellikle yakın olanlar, sözlerin söylediğinden daha çok şey söylemek isterler birbirlerine. Sözün içine baktığınız kadar arkasını da kollayın, çünkü gölge güneşten haber verir. Evliliğinde sorunlar yaşayan bir erkeğe annesinin söylediği şu sözleri aklınızdan çıkarmayın: “Eşinin söylediklerini dinle!” Adam bunun üzerine gerçekten dinlemeye başlamış eşini ama bir süre sonra yeniden sorunlar çıkmış. Annesine başvurmuş yine. Bu defa asıl öğüdünü fısıldamış annesi: “Şimdi git ve eşinin sana söyleyemediği her sözcüğü dinle.” Aşka giden yolun kapısının anahtarı, sevdiğinizi kulaklarınızla dinlediğiniz kadar, kalbinizle de dinleyebilmenizdir. Gölgeyi görüp de güneşi fark etmezseniz, üşürsünüz



3. Söyle!

Anlaşılmayı ummak hoş bir duygudur. Keşke herkes, hele de eşimiz, bizi hiç yormadan, ağzımızı bile kıpırdatmadan, hemen anlayabilseydi! Ne kadar sevinirdik! Ne hoş sürpriz olurdu! Bu konuda, içimizden geçenleri, tereddütle mırıldandıklarımızı, kendi kendimize fısıltıyla söylediklerimizi, hatta kendimize bile söyleyemediklerimizi “anlayacak” sadece kalbimizin ve bilinçaltımızın kıvrımlarına bile aşinâ olan Rabbimizdir. Yaratıcımızdan beklediğimizi, yarattıklarından ummak ise bizi kaçınılmaz olarak hayal kırıklığına uğratır. Öyleyse, anlaşılmayı ummak yerine, kendinizi olabildiğince anlaşılır eyleyin. Eşinizin sizi kalbiyle de dinlemesinden önce siz ona kalbinizden geçenleri de söyleyin. Söyleyin! Doğrudan söyleyin!


4. Bekle!

Her insan hak ettiğini yaşar. Önümüzdeki hayat hep aynıdır; akıp giden zamanın “tik–tak” sesleri kişiden kişiye değişmez. Ancak her bir insanın hayata kattığı neyse, hayattan aldığı da odur. Siz içinizdekini değiştirirseniz, dışınızdakiler de size göre değişebilir. Yani ki, hayatımızın rengini karşılaştığımız olaylar değil, olayları nasıl karşıladığımız belirler. Önünüze gelen olumsuzluklara, yolunuza çıkan sorunlara tepki vermeden önce bir bekleme süresi koyun kendinize. Sizi kızdıran, sizi üzen bir şey duyduğunuzda, hemen tepki vermeyin, bekleyin. Olaylar ve olaylara verdiğiniz tepki arasında hep bir mesafe olsun. Dışınızda olanların sizi etkilemesine izin vermeden; siz içinizde olanı, yani tepkinizi değiştirmeye çabalayın. Hem zaten siz, içinizde olanı ortaya dökmek için var edilmiş değil misiniz? Dışarıda olan bitenin silik bir kopyası olacaksanız, her zaman her şeye herkes gibi tepki verecekseniz, sizin farkınız ne ki? Bekleyin ve fark getirin. Hak ettiğinizi yaşayın!


5. Bak!

Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmezseniz, cevizin hepsini kabuk sanırsınız. Körlükler içinde en vahim olanı, muhtemelen insanın insana körlüğüdür. Bir insanın güzelliğine körleşmişseniz, onu sadece görmemekle kalmaz; başkalarının görmesine de izin vermez bir karanlığa mahkûm edersiniz, hatta onu bir daha göremeyeceğiniz kadar karalarsınız. Cevizi kabuğundan ibaret sayan, artık cevizi görse de göremez ki. Kaybedip de aradıklarınızı belki bulursunuz, ama kaybedip de kaybettiğinizi fark etmediklerinizi hiç aramazsınız. Aramadığınız şeyi asla bulamazsınız, bulsanız da bulduğunuzu fark edemezsiniz. İyice bir bakın eşinize, belki de onun içinde sakladığı güzel insanı size anlatmasına fırsat vermediniz. Belki de hep kabuğundan ibaret bildiniz cevizi… Onu kazanmak için çaba göstermeniz gerekiyordu ama kabuğunu kıracak kadar beklemediniz. Belki de eşiniz kaybettiğinizi bile fark etmediğiniz bir kayıp. Açın gözlerinizi ve bakın, cevizin özüne inin!
kaynak : http://pikkaco.blogcu.com/2402848/
http://www.fotograf.web.tr/foto.php?f=692&peace

Bilgisayar Böyle Calışıyor...

Eğer şu teknoloji harikası Bilgisayarlar nasıl Çalışıyor diyorsanız :)
resme tıklayın ve animasyonu izleyin..

























kaynak : http://pikkaco.blogcu.com/2391031/

Sır kapısı....

Bir sinek kuşunu andıran ve yukarıdan çekilmiş resmi ile bilim adamlarının Nazcan adnı verdikleri bir şekil ve çizgiler.Güney Amerikada ve Peru da Renkli düzlük veya kırmızı düzlük anlamına gelen Pampa Colorado çöl bölgesinde bitki ve hayvanlara benzeyen yaklaşık 300 den fazla şekil bulunmaktadır. Kimse ve kimler tarafından onların bunu neden ve nasıl bu kadar büyük, düzgün şekiller yaptıklarını bilmemektedirler.
















Yukarıdan bakıldığında bu binlerce çizginin toplamı yüzlerce dönüm araziyi kaplar ve bazı çizgilerin de büyük insan gurupları tarafından"yollar" gibi kullanıldığı sanılmaktadır. Narca uygarlığı İnkalardan önce yaşamış ancak çizgiler karmaşık ve çok boyutlu resimlerdir. Ayrıca Pampa Colorada'nın yaklaşık 850 mil güneyinde dünyanın en büyük insan resmi olan ve uzaylıya benzeyen bir insan resmi vardır.Aşağıda yukarıdan çekilmiş şekli görmektesiniz.



















Yandaki resimlerde yukarıda bahsi geçen çizimlerden, şekillerden bazı örnekleri görmektesiniz.
PASKALYA ADASI,
Aşağıdaki resimde görmüş olduğunuz Taş yapıtların (Moai)büyüklüğü birkaç ton ağırlık ve 12 metre uzunluktan başlayıp, yaklaışık 220 metre uzunluğa kadar ulaşan ve 150 ile 165 tona varan ağırlıkları olan taş yapıtlardır.
Paskalya adası bu gezegen üzerinde en gizemli yer olarak kabul edilmektedir.Bugün Paskalyaadasındaki ülkeye (Rapa nui)adı verilmektedir.
Kaynak : http://metinaksac.blogspot.com/

4 Şubat 2008 Pazartesi

Yüksel Abla Doğum Günün Kutlu Olsun....

Nice Yaşlara Yüksel Abla.. doğum günü mesajımız biraz alışagelmiş oldu ama bu tek düzeliği az da olsa kırabilmek,doğum günü mesajımızı daha farklı kılabilmek için aşağıdaki yazıyı seninle paylaşmak istedik..ben şahsen oldukça anlamlı buldum yazılanları, yazının yazarını tanımıyorum ama sadece kaynak belirtmekle ona da burdan teşekkür ederiz...umarım sen de beğenirsin..


Doğumgünümü benden uzakta olan dostlardan önce benden çok uzakta olan şirketlerin, üyesi olduğum internet kuruluşlarının soğuk bir mesajla kutlamasına günümüzde artık alışmak ve umursamamak bir yana, ne kadar görmezden gelsem de bugüne dair yaş’la ilintili düşüncelerin aklıma gelmesine engel olamıyorum.

Bahsetmeye çalıştığım yaşlanma psikolojisi değil kesinlikle, yaş’lanmaktan yaş almaktan bahsediyorum ve bu yeni yaşı en sonkine göre nasıl aldığımdan. Nelerle uğraştığımdan, nelerin değiştiğinden ve geçen seneye göre neleri fark ettiğimden anlamaya çalışıyorum bu yaşın bana neler verdiğini. Hayat her zaman da vermiyor tabii, gelenlerin yanında gidenler de düşündürüyor beni. Acaba ne kadarı gitmek zorundaydı hayatımdan veya ne kadarını ben kendim gönderdim diye. İnsanların gitmesinden çok haz etmediğim için göndermemekten yanayım daha çok. Yeni gelenleri, gelmek isteyenleri ise heyecanla karşılıyorum. Ve de her şeye rağmen Can Yücel’in şu şiirini düşünmeden edemiyorum.

HER ŞEY SENDE GİZLİ

Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
..........
..........

Can Yücel

http://kadin.tr.net/index.php?option=com_content&task=view&id=211&Itemid=0

Doğum Günün Kutlu Olsun Eda...


kaynak : http://www.flickr.com/photos/sharon_rubin/258787267/in/photostream/

Doğum günün kutlu olsun Eda.. Beyaz Show'dan esilendik,senin dogum günü çıkan gazeteye bir göz attık...

Doğum Günün Kutlu Olsun İsmail Baba-Amca-Dayı....

Yeni Yaşında sağlık-huzur-Mutluluk hep seninle olsun İsmail Baba-Amca-Dayı.... Ömrün uzun,sevgin hep sevdiklerinle olsun...

İsmail Amcamın Doğum Günü vesilesi ile tüm babalara varlıkları için teşekkür edelim-..iyi ki varsınız...

nice yaşlara İsmail APAYDIN...



Babamin Dogum Gunu

dogum gunun bugun baba
ve sen ay isigi altinda
ben ise bir yakomoz sahilindeyim.
bugun mercanlara bakiyordum
inan bana baba senin kadar isiktilar.
gece yarisini gectiginde
adama bir ayri vuruyor hasretlik.
gurbet denen su esaret
yahut surgun de
ama hersey aydinlik icin de istersen
baba en cok aksamlari gurbet vuruyor.
disarda askerlerin sesi
uyutmuyor beni.
birde sensizlik yok mu?
vuruyor ta icime
baba bana bu aksam isiklarda birde yildizlardan bahsetsene
hani su yillar
nasil gecti desene.
surda su asklar yasadim
bende senin gibiydim desene.
baba kac yil oldu ki
daha saclarinda ki aklari saymayali.
baba bana korfezi anlat
cennet vatani
hala beklerim baba mektubunu
dogum gunun bugun baba
kutlu olsun

Hüseyin Cayıklı





Yaş 8-10
BENİM BABAM EN BÜYÜK !


Yaş 10-12
BENİM BABAM GALİBA YANLIŞ DA YAPABİLİR.


Yaş 16-18
BABAM BİRŞEYDEN ANLAMIYOR.


Yaş 20-24
BABAMI GÖZÜMDE FAZLA BÜYÜTMÜŞÜM GALİBA.


Yaş 30
BABAM SANIRIM DOĞRU SÖYLEMİŞ.


Yaş 40
NE AKILLI BABAM VARMIŞ.


Yaş 45-50
MEĞER BABAM HER ŞEYİ BİLİRMİŞ,
YAZIK, KIYMETİNİ BİLEMEDİM...

radyo