Hosgeldiniz...

...Biz Bir Aileyiz...

15 Kasım 2009 Pazar

Ortasını Geçtik Ömrün Hey Gidi Hey...


Sanki uzaktan duyduğu bir türkünün izini kulaklarıyla değil de gözleriyle sürüyordu.Morarmış yaşlı dudaklarının arasından güçsüz nefesinin üfürdüğü sigara dumanları seksen beş yıllık bir ömrün başlangıcına zavallı kalıyordu.Masamdaki kitapların ve okuma telaşımın arasına usulcacık sokulan gelişleri “Rahatsız olma evlat, oku sen.” der gibiydi.O geldiği için ayıp olacağını düşünerek okumaya ara verdiğim zaman, iyice tedirginleşiyor, varlığıyla bana zarar verdiğini düşünerek bazen de gelmiyordu yanıma.Böyle durumlarda tüm ahalisi yaylaya göçmüş yalnızlığa nöbet tuttuğu odasına gidiyordum hemen.Tavuklar su içsin diye hafifçe açık bıraktığı çeşme de onun bana yaptığını taklit ediyor gibi varlığıyla kimseyi rahatsız etmemeye çalışıyordu.Usulca kapıyı açıp içeri girdiğimde televizyon izlerken uykuya geçmiş olduğunu görüyordum.Karnına çekili ayaklarının arasına ellerini sıkıştırmış, ayak uçlarında terlikleri.Böyle durumlarda hiçbir yere ilişmeden geçip otururdum karşısına.Solmuş yanaklarından geçen koyu damarlar, boğazında ters yönlere çekiliyormuş gibi gerilmiş duran pörsümüş derisi sanki ölüme korkusuz hazır bulunmanın çağrısı gibi duruyorlardı.Ölüm neydi? Neden yaşlı insanlar kendilerini ölüm kulübünün doğal bir üyesi gibi görürlerdi?

O an aklıma Cahit Sıtkı’nın Otuz Beş Yaş şiiri düşer, içten içe söylenir dururdum.Hani çoktan geçtiğim o yaş.Şimdi karşımdaki divanda çocukça uyuyan ve seksen beş yıllık ömrü beni genç kılan ölüm beklentili bir ihtiyar için neyi ifade eder ömrün yarılığı? Dante İlahi Komedya’yı yazarken otuz beş yaşındadır.Hayatında ne yapacağını,nereye doğru gideceğini bilememektedir.Kararsızlığın zulmüdür yani çektiği.Hıristiyanlığa bağlı bir şairdir Dante ve kutsal kitapta ortalama insan ömrü yetmiş yıl olarak ifade edilir.Ömrünün ortasında olduğunu düşünme sebebi de budur.İşte Cahit Sıtkı’ya “Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.” dizelerini söyleten ve ömrün ortasında oluş söyleminin yakın anlamı üzerinden Dante’nin kutsal kitaptaki uzak anlamına tevriye güzelliği açan söyleminin kaynağı buradadır. “Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,” Çok mu umutsuz bulunur Cahit Sıtkı bilemem ama insan mezar taşına yazdığı bir kıtalık şiiri çay içer gibi bir doğallıkla söylüyor ve tembihte bulunuyorsa bence haklıdır derim Cahit Sıtkı.Evet yaş seksen beştir.Eski bir köy düğününde karşınızda halay tutmuş sevgilinize bakar gibi bakarsınız tümüne ömrünüzün…

Nesim’in yoktur vallah kardaşı
Çekildi köyünden eşi yoldaşı
Birgün de tikerler mezaran taşı
Hay gidi dünya, hay gidi dünya…

İyi ki ilgisini çekecek halk şiiri tarzındaki bir kitabı koymuşum masaya.Bu dörtlüğü yazdırdıktan sonra gözlerimdeki yaşla yüzüne bakıp mahcup olmamam için kitabın sayfalarına dalıyor hemen. Bir horoz ötüyor o an.Gökyüzüne mahşer bir yeşil salmış ceviz ağaçlarının arasından kumrular uçuşuyor.Birden hayatın ne kadar genç olduğunu duyumsuyorum.Gözlerimden bir ana, bir de teyze geçiyor.Hele şu Camuşlu’nun mezarlıkları…Yeşil diz boyu.Sanki hiç ölmemiş gibi birazdan kalkacak erkekler.Ellerinde eski rus tırpanları.Bir türkü tutturup dövecekler öylece.Sonra kadınlar ve annem ve teyzem kurumasın diye ceplerindeki yemlikler inip dereye su çileyecekler yamalı peştamallarına.Sonra tırmıklar alınacak.Hayallerine genç kızlığın utangaçlığını katarak baygın ot kokusunu biriktirecekler ellerinde.Sonra tekrar salâ sesi.Hiç kimse dönmez eski evine.Dere akar akar hiçbir şey olmamışçasına..
Halis yanında oturdu
Kur’an’ı okuyup bitirdi
Komşular aldı götürdü
Hay gidi dünya, hay gidi dünya..

Hep böyle olmaz mı? Komşular alır götürür..Son umut imamın telkinini beklersiniz.Size inattır sanki yaptığı.Sus pus olur.Ne kalacam, ne gelecem, derler.Bir şeyler söylesem, telaşlandırsam: Anne süt taşacak, abim gurbetten döndü, dayım ölmemiş diyorlar, desem ve yine beklesem..Hayır dönmediler.Hiç bir söz tekrar eve getiremedi onları.Ne olur bir kuş evet sadece bir kuş dönse tepemde o an.Mesela şu yamaçta kuzu otlatan çocuklar bir okul şarkısı tuttursalar.Kalkıp vişne tadına yatırabilsem yüreğimi..Hay gidi dünya,hay gidi dünya..

İki küçük valizden sızan ayrılık hüznünü, kitapları topladığım masaya taşıdığım zaman geç kalmış bir sığırcık, yavrusunu yeni uçuruyordu.İkimizin aklından geçen aynı şeydi: "Gelecek yıl yine buraya gelir mi bu sığırcık?"
Ve akıl denen bu acımasız mahlukattan o an nefret ediyorum ki : "Gelen yıl ben olacak mıyım?" Sorusunu aynı anda ikimizin de gözlerine taktığı için.

Vahdettin, oğul.., dedi.Duraksadı biraz.Alışılmışı bozup elini öpmedim bu kez.İki genç arkadaş gibi yanaklarımızdan öptük birbirimizi.Keşke konuşsaydı.Susması daha çok acı verdi.Ellerini iyice sür bana,dedi.Gelemezsen tabutuma dokunmuş olursun.
Bekleyen minibüse yürüdüm.Çil armutlar tek tük düşüyordu dallardan.Sonbahar da nasıl erken geldi bu yıl.Ölüm, seni yazıyorum.Rahat olabilirsin.Zulanda bir can var nasılsa.

kaynak : http://www.kagizman.net/hayata-kirik-not-veriyorum-vahdettin-yilmaz/52013-ortasini-gectik-omrun-hey-gidi-hey.html
resim:http://serefsayman.com/uploaded/hey%20gidi%20g%C3%BCnler%20hey.bmp

radyo