Hosgeldiniz...

...Biz Bir Aileyiz...

12 Kasım 2007 Pazartesi

YENİ BİR GEÇMİŞ YAZMAK….


Bu bir pişmanlık ifadesi değil. Geçmişte yaşanamayanların acısını bugün çıkartmaya çalışmak hiç değil…

Eskiden, en azından benim kuşağımdakiler için “eski”den, di’li geçmiş zaman elle tutulur, gözle görülür, kimi zaman koklanır, kimi zaman sarınılır, bazen dokunulur, bazen duyulur bir nesnede “mevcut” idi… Yani geçmişin kendi değilse de izinin “vücud” bulacağı bir mevcudiyeti vardı. Bu, kenarı ak işlemeli bir mendil de olabilirdi, bez bebek, cızırtılı bir plak, sararmış bir fotoğraf, kitap sayfaları arasında kurumuş bir çiçek, kurma kolunda sayısız özlemlerin, hazların, yarınların kurulduğu köstekli bir saat de olabilirdi.

Kısacası, “dün” her zaman kendini ifşa edecek bir “ipucu” saklardı.

İlginçtir, İngiliz edebiyatının polisiye türünde çok başarılı olmasının bir nedeni de ipuçlarının merak uyandırıcı ve ilgiyi sürekli tutucu olduğunu erken keşfetmesidir. Ve bu keşif, büyük ölçüde döşemelik kadife kumaşa bağlıdır. Evet, kadife kumaş… Hani şu üzerinde oturduğunuzda iz bırakan, zamanla yıpranan, kelleşen, eskiyen kumaş. İngiliz polisiyesi için ilk “ipucu” işte o kumaştaki yıpranmışlıktır.

Geçmişin ve geleceğin yalnızca bir kurmaca, yapıntı olduğunun farkındayım. Dün ve yarın yok. Ama dünü yarından farklı kılan bir şey var: Dün, yaşantı olarak sahip olunandır, yarın ise sahip olunması umulan, beklenen bir yaşantı…

Bütün bunları niye yazıyorum?

Çok sevdiğim birisi, henüz birkaç gün önce birkaç yıllık bir geçmişini tek bir tuşa yanlış basarak sildi. Dahası, yalnızca kendi geçmişi de değildi, bir başkasıyla paylaştığı ortak geçmişti sildiği… Sanal adı verilen dünyada yalnızca 0 ve 1’lerle kodlanmış bir geçmiş, yanlış şifre nedeniyle ya kilitlenmiş ya da ulaşılamaz olmuştu.

“Yeni bir geçmiş yazmayı” önerdim ona… Şimdi düşünüyorum da sanal ortamda yeni bir geçmiş yazmak her zaman olanaklı. Olanaksız olan, yaşantının vücud bulacağı, varolacağı, mevcudiyetinin izini saklayacağı bir şey, bir yer bulmak…

Şimdi olsaydı, ona “yeni bir geçmiş yazmak” tansa, o yerin, tek şifresinin “sevgi” olan yüreği olduğunu söylemek isterdim.

Fotoğrafa gelince; "dün" koktuğunu söylememe gerek var mı?
KAYNAK : http://kenarsusu.blogspot.com/2006/09/yeni-bir-gemi-yazmak.html

radyo